Galatasaray bize kaç tane atar?

Bu maçın öncesi, esnası ve sonrasını göz önüne aldığımızda ister istemez aklımıza iki sene önce aynı rakiple aynı statta oynanan maç geliyordu. Hatırlanacağı üzere o maçı Trabzonspor 3-0 kazanmış, camia bayram yaşamıştı. Rakibin çok daha güçlü ve kesin favori görülüyor olmasına rağmen. Tıpkı geçen cumartesi oynanan maçtan önce olduğu gibi.

Galatasaray bize kaç tane atar?
Galatasaray bize kaç tane atar? Admin
Advert

Galatasaray maçına saatler kala bir ahbabım bana bu soruyu sordu. Ben de cevaben bu tür maçların havasının farklı olduğunu, Trabzonspor’un önceki haftalarda oynadığı oyun ve aldığı sonuçların ölçü olamayacağını söyledim.

Futbolda düz mantık geçerli değildir. “Eyvahlar olsun, lige yeni çıkmış takımlardan 3-4 yedik, o halde Galatasaray-Fenerbahçe-Beşiktaş’tan kaç yeriz? Yandık, bittik, kül olduk” diye bir şey yok. Fakat ne hikmetse bu her seferinde unutuluyor ve yazının başlığına koyduğumuz benzeri sorular muhataplarına yöneltiliyor.

Mamafih, camiada pek çok kimsenin farklı mağlubiyete kendini hazırladığı bir maçı kazandık diye başımız göğe erecek değil. Bu ancak rahat bir nefes almak, tatsız sonuçların arka arkaya alındığı bir dönemde çok ihtiyacımız olan bir nebze moral destek olabilir.

Bu maçın öncesi, esnası ve sonrasını göz önüne aldığımızda ister istemez aklımıza iki sene önce aynı rakiple aynı statta oynanan maç geliyordu. Hatırlanacağı üzere o maçı Trabzonspor 3-0 kazanmış, camia bayram yaşamıştı. Rakibin çok daha güçlü ve kesin favori görülüyor olmasına rağmen. Tıpkı geçen cumartesi oynanan maçtan önce olduğu gibi.

O maçtan sonra herkes düğün dernek eğlenirken biz skorun sevindirici ama aldatıcı olduğunu, bunda rakibin o dönem yaşadığı iç sorunların ciddi katkısı olabileceğini vurgulamıştık.

Tabii tepkiler aldık. Takım galip gelmişti, biz hâlâ konuşuyorduk. Trabzon süper oynamıştı, karşısına değil Galatasaray kim çıkarsa çıksın dümdüz ederdi. Trabzonspor bu gazla uçacak kaçacaktı. Bizim gibi felaket tellalları da bir taraflarını avuçlayacaktı.

Hikâyenin sonrasını biliyorsunuz.

İşin ilginç tarafı, o günlerde takımın muhteşem oynadığını ve takip edecek günlerde her geçen gün hızla iyiye gideceğini iddia edenler sadece ortalama taraftar değildi. Camia içinde kanaat önderi pozisyonunda olanlar da bu koroya katılmışlardı. Bizim toplumun fikri takip diye bir alışkanlığı olmadığı için de onlara bunu soran pek çıkmadı tabii.

Bu kanaat önderi pozisyonunda olanlar elbette kötü niyetli oldukları için bu tavrı sergilemiyorlardı, onlar da takımın durumunu görüyorlardı. Ancak toplumsal bir zaafımızdan onlar da kendilerini kurtaramıyor ve başarı için en büyük ihtiyacın moral olduğunu sanıyorlardı.

Hâlbuki moral dediğimiz psikolojik unsur önemli olmakla birlikte tek başına yeterli bir başarı şartı değildi(r). Eğer başarının diğer şartları yoksa ve moral motivasyonla başarının peşinde koşmaya kalkarsanız, hikâyenin sonu felaketle bile bitebilirdi.

Varsayın ki bir maraton koşucusu var ve maratonu bitirebileceği şüpheli bir fizik kondisyona sahip. Hele ipi en önde göğüsleyecek gücü hiç yok. Baştan bir atak yapar gibi olduğunu görünce siz kenardan “haydi aslanım, haydi kaplanım, sen bu rakipleri yersin, onlara duman attırırsın, hepsini peşine takarsın!” diye bağırıyorsunuz. O da gaza geliyor ve sınırlı olan kapasitesini zorlamaya başlıyor. Artık ciğeri mi patlar, düşüp ölür mü, yoksa başka bir şey mi olur bilinmez.

İki sene önceki maçta tabii biz de sevinip havalara zıpladık. Ne de olsa galibiyet güzel şeydi. Amma ve lakin, kulüp çok kötü yönetildiği için işler her geçen gün iyiye değil kötüye gidiyordu ve 3-0’lık parlak galibiyetin gözleri kamaştırması bu kötüye gidişin görülmesine engel oldu. Bugün ise durum farklıdır:

En başta da ifade etmeye çalıştığımız gibi takım bu yakışıklı galibiyetle uçup kaçmayacaktır ama bize göre kulüp –özellikle iki sene öncekine göre- kesinlikle daha iyi yönetilmektedir ve bu galibiyet o iyi yönetimin kulübe yükleyeceği kondisyona destek olabilecek moral motivasyonu sağlayacaktır.

Yeter ki arka arkaya iki-üç galibiyet gelirse “o sene bu sene mi?” diye halüsinasyon görmeye başlamayalım.

 

 

Muharrem Usta İbrahim Hacıosmanoğlu Ersun Yanal Trabzon kümeye
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg