Sünni-Alevi ve Biz

Bugünün Sünnisi, Sünniliği derinlemesine bilip hayatına uygulayabiliyor mu?. Bugünün Alevisi, Aleviliği derinlemesine bilip hayatına uygulayabiliyor mu?.

Sünni-Alevi ve Biz
Sünni-Alevi ve Biz Admin
Advert

 

Bugünün Sünnisi, Sünniliği derinlemesine bilip hayatına uygulayabiliyor mu?.
Bugünün Alevisi, Aleviliği derinlemesine bilip hayatına uygulayabiliyor mu?.

Bunların tarihi derinlik içinde birbirlerinden çok farklı olmadıklarını da bilirler mi acaba?.

Bazı Sünni anlayışların kendi aralarında Alevilikten daha ayrı durduğunu, Bazı Alevi anlayışların Sünnilikten daha ayrı durduğunu hiç görüp kendi iç dünyalarında bunları yorumlayabildiler mi /ayrıca?.

Önce şunu iyi bilmeliyiz ki: Allah tekdüzeliği, tek tip düşünmeyi sevmiyor. Bizler birbirimizle tanışalım, diyalog kuralım, hayırda, iyilikte yarışalım diye Allah çeşniliğe, farklı yorumlamaya çok önem veriyor. İnsanın orjinalitesine çok önem veriyor.

Böyle bakınca: inanç farklılıkları, bakış açıları, yorumlama çeşitliliği, değişik görüşler Yaradan’ın huzurunda önem kazanıyor.

Bizim gibi düşünmedi, öyleyse yok sayalım anlayışının İslam’da hiç yeri olmadı.
Lakin bu çağ: birlik beraberlik çağı, Ekip içinde birey çağı, demokrasi ve hoşgörü çağı, iradeyi ortaya koyabilme çağı olmasına rağmen halâ birçok alanda katı fikir yobazlığı maalesef aşılamadı.

Aslında halk arasında hiçbir problem yoktur. Kadim tarih de buna şahittir. Yapılan: liderlerin siyasi kudretini artırmak için dini ve inançları da işin içine katma polemikleridir. Bu da çok kere başarılı olmuştur.
Mesela: Yavuz ile Şah İsmail arasında ki hiç de inanç ayrılığı mücadelesi değildi. Tamamen iki kardeşin Türk töresine göre devleti tek elde toplayıp yönetebilme mücadelesiydi. İnançlar burada kullanılarak güç oluşturulmaya çalışılmıştı, o kadar… Ve bu da o günlerde maalesef toplumu parçalamıştı.

Yavuz Şah İsmail’den önce Babasıyla savaşmıştı. Oysa hiç de babası ondan farklı bir inançta değildi. Baba engelini aşıp iktidara gelince kardeşleri ile savaşmış onları yenmiş ve ortadan kaldırmıştı.

İşte bunlar gibidir: Yavuz-Şah İsmail mücadelesi… Burada inanç ayrılığı hiç de iki tarafı çok ilgilendirmemiştir. Lakin ikisi de yaşadıkları coğrafyadaki insanların inançlarını hesaba katmışlar güç elde etmek için bu inançlara yaslanmışlardır.

Bugün ise artık böyle bir yaşam şekli yoktur. Toplumlar demokrasi ile yönetilmektedir ve demokrasi de ancak hoşgörü zemininde varlığını sürdürebilir bir yönetim şeklidir.

O yüzden her iki tarafın yapacağı aslında çok kolaydır: önce millet olarak yapımızda var olan o engin hoşgörüyü yeniden ortaya çıkarmak... Konuşabilir ortamlar hazırlamak...

Sonra, ısrarla farklardan değil, aynılardan başlamak... Türkiye de Alevi – Sünni görüş birlikteliği çok fazladır. Fakat ne acıdır ki birileri yıllardır –az bir farklılığı- kaşıyıp durmaya çalışmaktadır. Emperyalistler de bu hassasiyetimizi kaşımaktadır.

Hz. Ali deyince ve Hz. Hasan, Hz. Hüseyin deyince bunları gönülden sevmeyen tek bir Sünni yoktur. Kerbelâ sözü geçince üzülmeyen bir tek Sünni yoktur. Anadolu’ya doğru “Yezit” diye haykırın bir tek Sünni ismi bulamazsınız. Aksine bilinçli her Müslüman Yezit ismine tepkilidir.

Yine, Sünni yörelerde milyonlarca kişiye: ali, hasan, hüseyin, haydar isimleri takılmıştır. Ve bu isimler tarihi muhataplarından dolayı Sünniler tarafından hep sevilmiştir.
Bu anlayışlara daha nicelerini ekleyerek artırabiliriz.

Ne demek istiyoruz: Zaman: kardeşlik zamanıdır, çağ: birlik beraberlik çağıdır. An: hoşgörülü olma dönemidir.
Aynı Allah ile yürümek için başka sebepler aramaya gerek mi var?.
Gelin, ayrımcı insanlara zerrece pirim vermeden el ele, yürek yüreğe yürüyelim.

İbrahim Hakkı Gündoğdu Sünni Alevi
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg