Milli Eğitimimizin Genel Amaçlarını Belirlemişiz. Ya sonrası?

Milli Eğitime ilişkin amaçlara dikkat ettiğinizde öğrencileri sınavlara hazırlamak, sistemi bunun üzerine kurmak şeklinde bir amacın öne çıktığını göremeyiz. Fakat yazılanların başka uygulamanın başka olduğu bir yapı ile karşı karşıyayız.

Milli Eğitimimizin Genel Amaçlarını Belirlemişiz. Ya sonrası?
Milli Eğitimimizin Genel Amaçlarını Belirlemişiz. Ya sonrası? Admin
Advert

Eğitim sistemimizin genel amaçları “Cumhuriyete karşı sorumluluklarını bilen, ülkesine bağlı beden, zihin, ahlâk, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan, yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek, ilgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamak” olarak ifade edilmektedir.  

Ülkemizde eğitim amaçlı kurulan kurumlar faaliyetlerini bu amaçlara hizmet edecek şekilde organize etmelidir. Milli Eğitime ilişkin amaçlara dikkat ettiğinizde öğrencileri sınavlara hazırlamak, sistemi bunun üzerine kurmak şeklinde bir amacın öne çıktığını göremeyiz. Fakat yazılanların başka uygulamanın başka olduğu bir yapı ile karşı karşıyayız.  Diğer alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da toplumsal bir hastalığımız tezahür etmektedir. Bu  “Ne yazarsak yazalım bildiğimizi yaparım” şeklinde özetleyebileceğimiz milli bir hastalıktır.

Araştırmalar, tartışmalar ve gözlemler onca emek ve kaynak tüketmemize rağmen, eğitim sistemimizin ürünü çocuklarımızın genelinde empati duygusunun gelişmediğini, sorumluluklardan kaçma alışkanlığının gittikçe arttığını, birbirine karşı saygı ve duyarlılıklarının azaldığını, analitik düşünme becerinin ve bilime olan inançlarının düşük olduğunu, meslek seçimlerini şansa bıraktıklarını,  ilişkilerini dar bir sosyal çevre ile sınırladığını, üretmekten daha ziyade tüketime meyilli olduklarını, başarılı olanlardan imkan bulanların başka ülkelerde yaşamayı tercih ettikleri, mutluluklarını sınırlı objelerde, duygularda, çevrede aradıklarını, gittikçe yaşamın anlamını sığlaştıran bir hüviyete büründüklerini, ailelerinin yaşamlarına değil refahına ortak olmaya istekli olduklarını, kendi sorumlulukları altında olması gereken birçok görevi ailelerine bıraktıklarını göstermektedir.  Geçmişte çok başarılı olduğunu düşündüğümüz gençlerimizin de ülkeye ve insanlığa ne gibi katkılarının olduğuna ilişkin hiçbir veriye sahip olmamış olmamız da eğitimin son ürünleri ile ilgilenmediğimizin bir göstergesidir. Bu sonuçların nedenleri üzerinde düşünmek gerek.

Eğitim sistemimizin pratikte neye yoğunlaşacağını belirleyen en önemli unsur toplumsal baskılardır. Ailelerin, evlatlarının sınavlarda daha fazla soru çözerek yetenekleri olmasa da geliri iyi bir mesleğe adım atmaları için neden oldukları toplumsal tansiyon eğitim sistemimizi Milli Eğitimin temel amaçlarından uzaklaştıran bir yapıya büründürmektedir. Eğitim sistemine sınavlar dışında toplumsal bir baskı ve yönlendirme olmadığı sürece, Türk Milli Eğitim Sistemi’nin belirlemiş olduğu temel  amaçlardan habersiz, haberi olsa bile işe yaramadığını düşünen toplumsal yapı sistemi asıl mecrasından çıkarabilmektedir. Bir ülkenin eğitim sisteminin, toplumun ihtiyaçlarını da dikkate alınarak planlanması zorunludur. Fakat bu planlamanın, gerçek ihtiyaçlar, insanlığın geldiği aşamadaki birikimler, değerler ve geleceğe ilişkin öngörülerden uzak olması düşünülemez. Eğitim sisteminde düşünmek ve düşündüğümüzü plana dönüştürmek tek başına yeterli değil, planlamaya da sadık kalmak gerek. Aksi toplumsal baskının altında gerçeğe uzak yaklaşımların neden olacağı sürekli değişimler ülkenin eğitimini maceradan maceraya sürükler.

Yapılması gereken, sınav başarısını bir kenara bırakarak eğitimin her kademesi için  belirlenmiş olan amaçların bu güne kadar ne ölçüde gerçekleştirildiğini analiz etmek, sonuçlarını toplumla paylaşmak, uluslar arası eğitim kuruluşlarının eğitime dair raporlarını irdelemek ve nihayetinde olası çözümlere ilişkin yol haritalarını belirleyerek uygulamaya koymaktır. Ülkemizde bugüne kadar belirlenmiş yol haritaları analizlere dayanmadığı için çok az işe yaramıştır. Yanlış veriye dayalı haritanın harita olmayacağı bilinmelidir. 

Ali Kandemir Milli Eğitim'in amaçları
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg