Gereksiz tartışmalar ve toplumsal ahlak

Toplumda ahlâki bir kural aniden ortaya çıkmaz. Tecrübelere göre her an şekillenmeye devam eder. Bunu birey olarak anlayamayız bile. Fakat toplum bilimciler tarafından nereye doğru şekillendiği analiz edilebilir. Kanaatim odur ki; ülkemizde bir davranışın ahlâki olup olmadığı konusunda taban tabana zıt olmak üzere anlayış farklılıkları derinleşmeye başlamıştır.

Gereksiz tartışmalar ve toplumsal ahlak
Gereksiz tartışmalar ve toplumsal ahlak Admin
Advert

 

Bazı düşünürlere göre insanlığın oluşturduğu en önemli değer ahlâktır. Ahlâk, zaman içinde birlikte yaşama tecrübesinden ortaya çıkan, töresel kuralların bütünü olarak özetlenebilir. Bağlama, başka bir deyişle dönem ve koşullara göre değişebilir, bir davranış biçimi başka bir toplumda veya çağda ahlâki bulunmaz iken diğer bir toplumda veya aynı toplumun farklı dönemlerinde normal karşılanabilir. Hangi davranışın iyi; başka bir ifade ile ahlâklı olduğuna ilişkin bazı kavramlar önem arz eder. Saruhan ve  Özdemirci’ye göre (Felsefe ve Metodoloji, Beta Yayınlarından basılmış olan Bilim, 2016) ahlâki ilkelerin dayandığı dört kavram; Fayda, haklar, adalet ve himaye’dir. İlk üç kavramın ne anlama geldiği gayet açık olup, son kavramdan kast edilen, bireyin veya toplumun kendinden olanların çıkarını koruyan hareketlerin ahlâki olduğunu düşünmeleridir. Hal böyle olunca himayeye dayalı ahlâk anlayışı aynı zamanda farklı katmanlardan oluşan toplumlar için çatışmanın da ana kaynağı da olabilir.

Dünya genelinde ahlâksız toplumun olmadığını söyleyebiliriz. Farklılık hangi davranışın, başka bir ifade ile ahlâkın temellendirildiği kavramların nasıl anlaşıldığına bağlı olarak toplumsal ahlâk şekillenir. Bir kesim kendi gücü için başka ülkelerin doğal kaynağını sömürmeyi ahlâki bulurken, sömürüye maruz kalanlar için bu bir kıyımdır, ahlâksızlıktır (öyledir). Üretimi artırmak amacı ile çevreyi kirleten fabrikaların yaygınlaşması bir kesim için ahlâki bulunurken, bazı çevreciler açısından tam tersi düşünülebilir.

Kanaatimce sorun; farklı dönemlerde ve farklı topluluklarda neyin ahlâki olup olmadığında değil, aynı zamanda ve aynı toplumda hangi davranışın ahlâki olup olmadığı konusundaki derin ayrılıklardan kaynaklanmaktadır. Aliya İzzetbegoviç’in tabiri ile toplumu ayakta tutacak genelin kabul ettiği ve ortak paydayı oluşturan ahlâki değerlerdir. Münferit bireysel farklılıklar olsa bile, haksız kazanç peşinde koşmak, hak edilmeyen unvanlara talip olmak, hak edenleri karalamak, sorumluluktan kaçmak, işlerinde üstünkörü davranmak, tembellik etmek, yalan haber yaymak, iftirada bulunmak, kendi için istemediğini başkasına reva görmek, komşu haklarına tecavüz etmek vb. davranışların genelimizce ahlâki bulunmaması ancak Ahlâk’ın şekillendirdiği ve bireylerin birbirini güvende hissettiği toplumsal yapıyı ortaya çıkarır.

Toplumda ahlâki bir kural aniden ortaya çıkmaz. Tecrübelere göre her an şekillenmeye devam eder. Bunu birey olarak anlayamayız bile. Fakat toplum bilimciler tarafından nereye doğru şekillendiği analiz edilebilir. Kanaatim odur ki; ülkemizde bir davranışın ahlâki olup olmadığı konusunda taban tabana zıt olmak üzere anlayış farklılıkları derinleşmeye başlamıştır. Bunun en önemli nedenlerinden birisi de toplumu geren kısır ve arka planını boş, nedeni toplumca anlaşılmayan veya topluma izah edilmeyen tartışmaların sürekliliği ve medyanın da bu konuları sürekli gündemde tutma ve sunma biçimi.  Zira bu tartışmalar ve sunuş biçimi tartışmanın tarafları ve toplum kesimleri açısından farklı algılara, farklı davranış biçimlerine ve aynı konuda farklı ahlâki algılara yol açmaktadır. Tartışma konularının açık ve anlaşılır olması toplumun hangisinin iyi, hangisinin kötü olabileceğine karar vermesini kolaylaştıracak ve zaman içinde o davranışın taraftar kesimi, başka bir ifade ile ahlâki bulanların sayısı artış gösterecektir. Gereksiz  tartışmaların sürüp gitmesi ise zaman içinde ahlâki yozlaşmayı getirecektir. Bu bakımdan sergilediğimiz davranışların ve yaptığımız yayınların, sadece kendimiz, kurumumuz ve aidiyet hissettiğimiz grup için değil, toplumun geleceğinde de önemli bir etkiye sahip olduğunu unutmamalıyız. Gereksiz tartışmalar her zaman olacaktır. Fakat sorun gerekli olanların gereksiz görülmesindedir.

Toplumu huzurlu yapan yasal düzenlemelerin sıkılığından daha ziyade, olgun tartışmaların şekillendireceği ahlâki kaidelerdir. Bu kaideler toplumsal açıdan geniş taban bulmadığında yasal düzenlemelerin de işlerliği yok gibidir.

Ali Kandemir Aliya İzzetbegoviç Felsefe ve Metodoloji Şadi Can Saruhan Ata Özdemirci
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg