Özevlatçılık münazarası

Dün akşam oynanan ve Akhisarspor’un zaferiyle sonuçlanan Türkiye Kupası maçı sonrasında da doğal olarak özevlat(çılık) tartışması yine alevlendi. Çünkü Akhisar’ın kadrosunda çok sayıda Trabzon ve Trabzonspor kökenli futbolcu bulunuyordu. Bu futbolcuların özelliği, Trabzonspor’da başarısız oldukları gerekçesiyle gönderilmiş ve çoğunun altyapıdan gelmiş olmalarıydı.

Özevlatçılık münazarası
Özevlatçılık münazarası Admin
Advert

Trabzonspor camiasının belli başlı münazara konuları var. Gündemin getirdiği gelişmelerle camianın ateşi birden yükseliyor, münazara konusu ilk kez tartışılıyormuş gibi tartışılıyor, birbirinin tam zıddı olan görüşler ısrar ve inatla savunuluyor, sonra ateş yavaş yavaş düşüyor. Bir sonrakine kadar.

Bunlardan biri de “Özevlat(çılık)” konusu. Münazalarda savunulan iki zıt görüşün de bir ismi olur ama burada karşı görüşün tam bir ismi yok. Varsa da ben bilmiyorum. Tartışılır tartışılır, bir sonuca varılmaz. Herkes yine mensup olduğu görüşe inanmaya ve her ne pahasına olursa olsun savunmaya devam eder.

Dün akşam oynanan ve Akhisarspor’un zaferiyle sonuçlanan Türkiye Kupası maçı sonrasında da doğal olarak bu tartışma alevlendi. Çünkü Akhisar’ın kadrosunda çok sayıda Trabzon ve Trabzonspor kökenli futbolcu bulunuyordu. Bu futbolcuların özelliği, Trabzonspor’da başarısız oldukları gerekçesiyle gönderilmiş ve çoğunun altyapıdan gelmiş olmalarıydı.

Özevlatçılık görüşüne karşı çıkanların gerekçesi, Trabzonspor’da oynama yeterliliğine sahip olup olmama özelliğinin ikinci planda tutularak Trabzon kökenli futbolculara öncelik tanınmasının bir hastalık olduğu, bunun da Trabzonspor’un başarısına engel teşkil ettiği iddiasıydı. Altyapıdan liyakat esasına göre futbolcu alınsa ve takımda oynasa, bu kesimin bir itirazı olmayacaktı. Nitekim Yusuf Yazıcı ve Abdulkadir Ömür’e bir şey demiyorlardı. Bu kesime göre Trabzonspor’da bu hastalık en büyük problemdi, mümkünse takımda Trabzon kökenli bir tek futbolcu bile oynamamalıydı, artık dünya küçülmüştü, yerkürenin dört bir yanından ucuz, yetenekli ve kaliteli futbolcular bulunup getirilebilir ve takım başarılı olabilirdi. Tabii mümkünse şöhretli ve pahalı futbolcuları da getirebiliyorsanız bunun hiçbir mahzuru yoktu. Yeter ki faydalı olsundu.

Özevlat(çılık) görüşünü tarif etmedik, ancak aslında gerek de yok sanırım. Bu görüşe göre Trabzonspor’un en başarılı olduğu dönemler hep kendi bünyesinden yetiştirdiği futbolcuların takımda ağırlıklı olduğu dönemlerdi, başarısızlığın esas sebebi kulübün özünden uzaklaşmış olmasıydı, camia kendi çocuklarına yeterli şansı vermiyordu, yabancıları baş tacı ettiği halde onları itip kakıyor, en ufak hatasında yerin dibine sokuyordu. Onların da başarılı olacakları varsa da olamıyorlardı.

Şimdi efendiler... Sonuçtan sebebe doğru gidelim: Dün akşam alınmış bir kupa var. Kupayı alan takım Anadolu’da bir ilçenin takımı, önceki turda Galatasaray’ı, finalde de Fenerbahçe’yi saf dışı bıraktı. Ligde de Trabzonspor’a Trabzon’da tarihi bir yenilgi tattırdı. Takımda bol miktarda Trabzonspor kökenli futbolcu olduğu da, söz konusu başarıda tartışılmaz payları olduğu da bir gerçek. Trabzonspor önceki turlarda eleneceği yerde bu kupayı kaldırsaydı sevinmez miydik? Sevinirdik. Peki, Akhisar’daki Trabzonspor kökenli futbolcularla kaldırsaydık yine sevinmez miydik? Tabii ki sevinirdik. Demek ki bir yerde problem var ve çözüm arayacağımız yerde burun kıvırmaya ve ait olduğumuz cepheyi savunmaya devam ediyoruz.

Akhisar küçük takım. Küçük takımla büyük takımın ortamı farklıdır, aynı performansı Trabzonspor’da gösteremezlerdi, gösteremediler de” şeklinde bir savunma var. İyi o zaman, küçük takım kupaları kaldırsın. Biz de tebrik edelim mi etmeyelim mi, sevinelim mi sevinmeyelim mi, Avrupa’ya gidiyor muyuz, gitmiyor muyuz, kimin sayesinde gidiyoruz, kimin yüzünden gitmiyoruz, gitmediğimiz halde neden seviniyoruz diye birbirimizi kakışlayıp duralım. Sanırım herkes memnun bu durumdan.

Tamam, Trabzonspor’da bırakın Trabzon’u yerli futbolcu bile oynamasın, birileri (kimlerse onlar) dünyanın dört bucağından zehir gibi uşakları bulsun getirsin, takım fırtına gibi essin, rakiplerin tozunu atsın, biz de yerimizde gurur ve zevkten dört köşe olalım. Bunu kim başaracaksa başarsın, biz de elini öpelim.

Buraya kadar yazdıklarımızdan bizim de özevlatçı olduğumuz manası çıkarılmamalıdır. Yıllar önce Hami Mandıralı bir maçta sürüyle gol kaçırıp, takım da puan kaybına uğrayınca eski bir futbolcunun “Olsun. Hami pozisyona girsin de atamasın. Önemli değil” demesini hiç unutmadık. Yerine alternatif olan yeni futbolcuların bozuk para gibi sağa sola saçıldığını da. “Trabzonlu olsun, çamurdan olsun” diye bir saçmalığı da savunacak değiliz. Nihayetinde geçmişte Ali Kemal gibi bir özevlat (bile) gönderildi, yerine gelen ve Trabzonlu olmayan bir futbolcu ile takım yine şampiyon oldu. O gönderildi, yerine gelenle bir daha... Yani özevlatçılık hastalığı olduğunu iddia edenler de bu görüşü hepten boşuna savunmuyorlar.

Amma ve lakin; yöre insanının futbola olan yatkınlığı göz ardı edilmemelidir. İstanbul’da Trabzon ile alakası olmayan bir amatör takıma yeni gelen hoca bir bakıyor ki, takımda oynayan ve seçmelerine katılan futbolcuların çoğunun nüfus kütüğünde Trabzon yazıyor. Özel bir çabayla gerçekleşmiş bir sonuç da değil bu üstelik.

Bizim tek meramımız, elimizdeki cevherin değerini bilmek ve o değeri artırmaya çalışmak gerektiğini vurgulamaktır. “Güllü’nün namusu hem temizlenmiştur, hem de temizlenmemiştur” demek değil.

Trabzon Trabzonspor özevlatçılık Akhisarspor Türkiye Kupası
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg