TİAB kongresi ve Trabzon gazeteciliği üzerine...

Geçen pazar günü TİAB'ın (Trabzonlu İş Adamları ve Bürokratları Derneği) kongresine gittik. Kongreden başta İstanbul'da yaşayan Trabzonlular olmak üzere Trabzon geneli hakkında önemli olduğunu düşündüğümüz sonuçlar çıkardık.

TİAB kongresi ve Trabzon gazeteciliği üzerine...
TİAB kongresi ve Trabzon gazeteciliği üzerine... Admin
Advert

Geçen pazar günü TİAB’ın kongresine gittik. Katılımcı sayısı son derece azdı, ancak anlaşılan bu dernek yönetiminin tercihiydi ve yasal bir problem olmadığı için bu tercihe de kimsenin itiraz etmesine mahal yoktu. Fakat gönül isterdi ki TİAB gibi bir kurumun şanına ve ağırlığına yakışır ihtişamda bir kongre olsaydı. İnşaallah ilerleyen dönemlerde diyelim.

Trafik nedeniyle biraz gecikmeli ulaştığımız için Sayın Müdür Kenan Malkoç geçmiş dönem faaliyet raporunu okurken salona girebildik. Faaliyetler gerçekten sayıca fazlaydı ve okunması da doğal olarak uzun sürdü. Bunun üzerine aynı zamanda derneğin onursal başkanı da olan Divan Başkanı Atalay Şahinoğlu, “Bu kadar faaliyet gerçekleştirildiğini ben bile bilmiyordum. Keşke açıklansa da kamuoyu da bilgi sahibi olsa” minvalinde bir ifade kullandı. Biz de ilerleyen vakitlerde bunun üzerine söz aldık ve kısa bir konuşma yaptık. Aşağıda değineceğiz.

Salondakilere görüşlerini açıklamaları için söz verildiğinde, gazeteci Zeki Gökçe İstanbul’da çok sayıda Trabzon hemşehri derneği ve iki federasyon olduğunu, TİAB’ın da onların benzeri faaliyetler yapması gerektiği şeklinde özetlenebilecek tavsiyelerde bulundu. Bunun üzerine hemen cevap vermeyi tercih eden başkan Orhan Akçay, (yine mealen) “Biz sosyal bir dernek değiliz. Kuruluş amacımız farklı. Diğer hemşehri derneklerine benzer faaliyetler yapmayı tercih etmiyoruz. Onlar zaten bazı problemler yaşıyorlar. Biz o problemlerin içinde bulunmak istemiyoruz. Biz adımız üstünde Trabzonlu iş adamları ve bürokratların arasında koordinasyon ve iş birliği konularında çalışmak ve hedefler belirleyip yürümek amacını güdüyoruz” dedi. (Ses kaydı yapmadığım için aklımda kalanı ve anladığımı yazdım, eksik veya yanlış varsa affola)

Peki TİAB görevini yapıyor mu?

Burada biz de iki söz söyleyelim. TİAB’ın kendine farklı bir yol çizmesi anlaşılabilir bir durumdur, bunda bir mahzur yoktur. Hâttâ bilakis fayda vardır, çünkü hemşehri derneği denilince akla hep aynı şeyler gelmemelidir. Her kişi ve kurum kendi nitelik ve kapasitesine göre faaliyetler gerçekleştirmelidir. Hepsine ihtiyaç vardır. Bu açıklamadan TİAB’ın diğer dernekleri küçümsediği anlamı da çıkarılmamalıdır. Ancak bizim aklımıza da geçtiğimiz aylarda İstanbul Ticaret Odası seçimlerinde karşı listelerde bulunan iki Trabzonlu hemşehrimizin birbirlerini tanımadıkları gerçeği geliyor ister istemez. O zaman TİAB’ın kendi amaçları ve hedefleri doğrultusunda ne kadar başarılı olduğu sorusu da haksız ve yersiz bir soru olmuyor.

Kongrede TİAB’ın işletmecisi durumunda olduğu orman alanı için çok büyük bir projeden bahsedildi. Bu projeye göre orman alanına turistler için cazibe merkezi olacak çok sayıda tesis yapılacak. Oyun, eğlence ve yarış parkurları gibi bir şey. İsmi, cismi, çizimi hepsi hazır ve orada gösterildi ama hasta olduğum için aklımda bu kadarı kaldı. Tekrar affola diyorum. Bu projeyle tesislere yılda 800 bin ilâ bir milyon turistin getirilmesinin hedeflendiği, bu projenin derneğe ciddi bir gelir sağlayacağı açıklandı. Hemen söz aldım ve “Tamam, tesisler filan yapılsın da o zaman burası Trabzon’un teneffüs edileceği bir ortam olmaktan çıkacak mı çıkmayacak mı? Buraya gelenler Trabzon Park olduğu için geliyorlar?” diye sordum. Yetkili isimler bu konuda gönlümüzün rahat olması gerektiğini, mekanın Trabzon dokusundan uzaklaşmayacağı garantisini verdiler. Fakat kongreden sonra orada işletmecilik yapan birkaç kişiyle görüşmemde kendileri “Öyle bir şey olursa bize burada yaşama ortamı kalmaz” dediler. Doğrusu, tercih derneği yöneten iradeye aittir ve Atalay başkanın dediği gibi ormanın esas sahibi Orman Bakanlığı’nın bilgisi ve isteği dışında bir şey yapılmaz ama İstanbul’daki Trabzonlular kendilerini Trabzon ortamında hissettikleri bir bölgenin bambaşka bir yer olmasından hoşlanmayacaklardır. Acizane fikrimdir.

Trabzonlu gazeteci ile Trabzon gazetecisi aynı şey değildir

Gelelim bizim meseleye. Yazının başında Sayın Atalay Şahinoğlu’nun faaliyet raporu okunup bittikten sonra takdir hislerini belirtmek mahiyetinde “Bu kadar faaliyet gerçekleştirildiğini ben bile bilmiyordum. Keşke açıklansa da kamuoyu da bilgi sahibi olsa” dediğini aktarmıştık. Ben de biraz sonra söz aldım ve İstanbul’da Trabzon’daki nüfus kadar Trabzonlu yaşadığını, ancak bu nüfus ve ağırlığa mütenasip bir Trabzon medyası bulunmadığını, bunun ciddi bir eksiklik olduğunu söyledim. Atalay Şahinoğlu da benim sözlerimin üzerine “Aslında çok sayıda üst düzey gazeteci arkadaşımız var” dedi, büyük gazete ve televizyonlarda çalışan Trabzonluları kast ederek. Bu yargı, çok büyük bir yanılgıdır. Onlar Trabzonlu gazeteciler, Trabzon gazetecileri değil. Ulusal medyada görev yapan Trabzonlu gazetecilerin görevi, o yayın organında ulusal meseleleri işlemektir. İkide bir Trabzon’u konu alan yazılar yazamaz, sözler söyleyemezler. Yani onların varlığı, başta gurbetteki Trabzonlular olmak üzere Trabzon’un bütününe yeterli faydayı sağlayacak bir pozisyon değildir. Düşünün, büyük bir gazetede ülkedeki ekonomik ya da siyasi konuları işleyen bir Trabzonlu gazeteci Trabzon hakkında ne kadar yazıp çizebilir?

Ya Trabzon’daki medya?

Peki, Trabzon’da çok sayıda yayın organı var. Onlar bu çerçevenin neresinde kalıyor?” diye sorarsanız, ben de size onların Trabzon dışında yaşayan Trabzonlular diye bir derdi olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Bu durumun haklı haksız sebep ve gerekçeleri var, ancak gerçek olan şey başta İstanbul olmak üzere gurbetteki devasa Trabzon nüfusu Trabzon’daki medya organlarının ilgi alanına girmiyor. Girse de ucundan kenarından, absürt bir şekilde giriyor. Trabzon medyasından bir haber sitesi, TİAB’ın yeni yönetim listesinde denetleme kurulunda sanatçı Mustafa Topaloğlu’nun bulunmasına bıyık altından gülmüş. Üstelik denetleme kuruluna başkan yapmış Topaloğlu’nu. Mustafa Topaloğlu’nun neden TİAB’ın denetleme kuruluna alındığını, sürekli TİAB’a gelip giden gazeteci anlayabilir. İşte biz buradayız, kendiniz yoksa bile bize sorabilirdiniz burada olup bitenleri. Hâttâ ben gittim, özel haber yaptım. Ondan bile alıntı yapabilirdiniz. Ama dediğim gibi, gerek bile duymuyorlar.

Öte yandan, TİAB da dahil olmak üzere İstanbul’daki Trabzon’dan kötü bir haber çıktığında ulusal basın bunu yine İstanbul’daki gazeteci arkadaşlardan alıp da haber yapacaktır. Geçmişte yaşanan bazı tatsız örnekleri saymayalım.

İstanbul’da Trabzon medyası şart

Uzattık, affola. Tekrarla bitirelim. Halen çok büyük bir nüfusa sahip olan İstanbul’daki Trabzon, sayısal ağırlığını ekonomik ve siyasal ağırlığa dönüştürmek istiyorsa, İstanbul’da güçlü bir Trabzon medyasının varlığı şarttır. Bunun bir an önce idrak edilip gereğinin yapılması gerekmektedir. Yoksa İstanbul’un birbirinden uzak ve farklı coğrafyalarında yaşayan Trabzonluların arasındaki kopukluğu gidermek ve organize olmalarını sağlamak hiçbir şekilde mümkün olmayacaktır.

Trabzon TİAB Trabzonlu İş Adamları ve Bürokratları Derneği Atalay Şahinoğlu Yaşar Aşçıoğlu
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg