Trabzonspor, her sene yurtdışında yaptığı sezon başı kamplarına bir grup genç futbolcu götürür. Kamp devam ederken haber kaynakları, gençlerin idmanlarda göz doldurduğundan, kendilerini gösterdiklerinden bahsederler. Daha sonra kamp biter, yurda dönülür, gençler ya altyapı takımına geri dönerler ya da eğer yaşları artık altyapıya tutmuyorsa sessiz sedasız alt liglerde bir takıma transfer olurlar, kaybolup giderler. Futbolu bildiği yönünde sürekli dolduruşa getirilen taraftarımız keşke biraz da bu genç futbolculara kafa yorsa, gündeme taşısa ne kadar iyi olurdu.
Bu sezon da Trabzonspor'da Slokavya ve Macaristan'da olmak üzere iki etap halinde yapılan hazırlık döneminin ardından çok da düşük olmayan bedellerle yapılan yabancı transferler sonucu şişen oyuncu kadrosunun azaltılması gündeme geldi. Varsa yoksa “Castillo geldi mi? Gelecek mi? İbanez ne zaman gelecek? O futbolcu yeniden gündemde” Yabancı futbolcu transferi gündeme geldi mi istisnasız herkes adeta hipnotize oluyor. Adınız ilk defa duyduğu bir yabancı futbolcunun transfer edilip edilmeyeceği konusu taraftar için çok daha önemli hale geliyor.
Mali anlamda bu kadar dibe vurulduğu bir dönemde de gençlere şans vermeyeceksek ne zaman vereceğiz? Yönetime bakıyorum, taraftara yönelik “arkadaşlar, bizim kurtuluşumuz yabancı transferde değil gençlerdedir, genç futbolculara destek olalım, onlar bizim gelecekteki yıldızlarımızdır” mealinde bir açıklama da yok. Ağzını açan “ilk kampa iki transferi yetiştireceğiz” veya “taraftarımız rahat olsun, Trabzonspor’a yakışan bir kadro kuracağız” Taraftarın ilgisinin bu kadar yabancı transfere yoğunlaştığı bir ortamda kendinizi altyapıdaki bir futbolcunun yerine koyun Allah aşkına! Ne düşünürsünüz? Takıma girme şansınızın yüzde kaç olduğunu düşünürsünüz?
Hele bir tanesi resmen Twitter’da yaşıyor hayatı. Twitter camiası da “başkanım, başkanım” diye onun kuyruğuna takılmış. Bu insan türü bütün hayatı Twitter’da olup bitenden ibaret sanıyor. Başkan Muharrem Usta da adı geçen mecrada anket düzenleyip “komuoyunun” nabzını yokluyor. Her akıl sahibi bilir ki bir kişiye ya da topluluğa danışıyorsanız karşı tarafta ehliyet olması gerekir. Yolda yürürken ya da otobüste giderken cep telefonundan mesaj okuyup yazan bir topluluktan bahsediyoruz. “Takımdaki genç futbolculardan üçünün adını yazın” şeklinde bir anket yapın bakalım sonuç ne çıkıyor. Para kazanmak nedir, harcamak nedir, hesap kitap nedir, bütçe nedir bilmeyen, Mustafa Reşit Akçay’ın veciz ifadesiyle “altına işeyen” bir topluluk. Hayatındaki mali sorumluluğu babasından aldığı harçlıktan ibaret bulunan, harcama kalemleri sigara, AKBİL ve çay parası olan arkadaşlar bunlar. Tabii ki transfer yapılmasını isterler. Nasıl olsa kendisi ödemeyecek parasını.
Geçmiş dönemde yapılmış olan yüksek maliyetli futbolcuların takımdan gönderilmesi de henüz halledilememiş bir sorun olarak ortada duruyor. Mali sebeplerle UEFA'nın gözetiminde bulunan Trabzonspor'un transfer edilen yabancı futbolcularla mukayese edildiğinde çok daha düşük bedellerle takıma katkı yapacak futbolculara kendilerine takım bulmalarını söylemesi olacak iş mi?
Bu konuda isimleri geçen oyuncular Ramazan Övüç, Semih Karadeniz, Ramazan Övüç, Muhammet Beşir, Batuhan Artarslan ve geçen Sezon Kardemir Karabükspor'da kiralık oynayan Gökhan Alsan. Şimdilik Yusuf Yazıcı ile Abdülkadir Ömür eleğin üstünde kalmış gibi gözüküyor. Bir de Uğurcan Çakır var, o da 3. kaleci olarak. Öte yandan taraftarın adam olmayacakları konusunda neredeyse ittifak ettikleri Mustafa Yumlu’yla Zeki Yavru takımda kalıyor.
Birkaç kelam da scout ekibine söyleyeyim. Yurtiçinden bir tane ümit vadeden genç futbolcu var mı listenizde? Sadece kendi şehrimizden değil, bütün Türkiye’den hatta Avrupa’dan? Scout kelimesi “izci, kaşif, yetenek avcısı” gibi anlamlara geliyor. Ben de Trabzonspor’un scout ekibinden daha önce kimsenin duymadığı, bonservis bedeli olmayan ya da 200-300 bin doları geçmeyen birilerinin önerilmesini bekliyordum ama transferlerin çoğu ya herkesin gözü önünde olan ya da başka takımların da ilgi alanındaki futbolcular çıktı. İkisi Slovak milli takımıyla Euro 2016’da oynadı. Biri ABD liginden geldi. Bir diğeri Lazio’dan. Öte yandan Ramil Sheydaev bahsettiğim profile uyan başarılı scouting başarısıdır, onu da söylemeden geçmeyeyim. Erkan Zengin’in satışında takas edilen Buğra Temel de öyle.
Diyeceğimi dedim. Kurtuluş gençlerdedir. Yönetimin de “transfer yapacağız, rahat olun” diyeceği yerde kamuoyunu bu kulübün başarısını getiren kaynağa yönlendirmesi ve altyapıdaki gençleri motive etmesi lazım. Ben mahcup olmayacaklarından eminim.
