Trabzonspor, yöneticiler  ve sosyal medya etkisi
Bülent Şirin

Trabzonspor, yöneticiler ve sosyal medya etkisi

Advert

Trabzonspor yöneticilerinin sosyal medyayı sık ve yoğun bir biçimde kullanıyor olması kamuoyunda aynı sıklık ve yoğunlukta eleştirilere konu oluyor. Biz de uzunca bir süredir değinmek istediğimiz bu konuya başkan yardımcısı Sayın Nevzat Aydın’ın serzeniş dolu bir paylaşımı vesilesiyle girizgâh yapalım dedik.

Nevzat Aydın bir tweetinde şöyle diyordu geçen gün:

Benden fazla taraftara değer veren var mı acaba. Her gün saatlerce buradan taraftarlara yanıt veriyorum. Ama saygısızlık da bir yere kadar.”

Anlaşılabileceği üzere bunlar sitem ve şikâyet ifadeleri. Sayın Aydın taraftara en fazla kendisinin değer verdiğini iddia ediyor ve gününün önemli bir bölümünü sosyal medya üzerinden o değer verdiği taraftarlara hasrettiğini hatırlatıyor. Karşılığında da rahatsızlık verici boyutlara ulaşan bir saygısızlık gördüğünden şikâyet ediyor. Yani Nevzat bey mevcut durumdan memnun değil.

Pekâlâ, memnun olan var mı? Tabii ki vardır ama bloklanmış bir Twitter kullanıcısı Trabzonsporlu ordusu da orta yerde duruyor. Bunların önemli bir kısmı Nevzat beye masumane bir soru sormaktan başka bir şey yazmadıkları halde bloklandıkları iddiasında. (Bilmeyenler için: Twitter adlı sosyal medya aracında bir kullanıcı bir başka kullanıcıyı blokladığı takdirde, bloklanan kişi bloklayanın yazdıklarını göremiyor, onunla o platformda herhangi bir iletişim kuramıyor)

Hiç kuşku yok ki Nevzat bey taraftara değer verdiği iddiasında samimidir ve gerçekten taraftarı birinci ağızdan bilgilendirmek amacıyla böyle bir sosyal medya kullanımı tercihi yapmaktadır. Ancak görüldüğü üzere maksat – en azından yeterince- hâsıl olmamaktadır. Acaba neden?

Sebebini anlayabilmek adına ölçeği büyüterek bakalım, model aynı olduktan sonra ölçeği değiştirmek meseleyi daha sağlıklı kavrayabilmek adına bize daha geniş imkânlar sunar:

Bakanlar Kurulu’nda sosyal medya kullanımı açısından Nevzat beyle aynı niyeti taşıyan bir Başbakan yardımcısı bulunsa ve yine Nevzat beyle aynı şekilde sosyal medya araçlarını kullansa, acaba nasıl bir manzarayla karşı karşıya kalırdık? Sanırım yeterince açıklayıcı olmuştur.

Sosyal medya ortamı tribün ortamı gibidir. Nasıl ki normal hayatında sakin ve ağırbaşlı bir profile sahip birisi tribünde kavgacı ve küfürbaz birine dönüşebiliyorsa sosyal medya ahalisinin de büyük çoğunluğunun söz konusu ortamda günlük hayatlarında sergiledikleri kişilik yapısından farklı bir görünüme büründüklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Yani kimse orada aslında tam olarak kendisi değildir. (Bunun aksini iddia edenler bulunabilir; saygı duyarım. Herkes “acaba orada yazıp çizdiklerimi günlük hayatta muhatabımın yüzüne söyleyebilir miyim?” diye bir düşünsün. Kimse de iki yüzlülük suçlamasına muhatap olduğunu düşünüp nefis yaparak “söylerim tabii, ne var!” diye höykürmesin)

Varsayın ki Nevzat bey ya da onun pozisyonundaki biri konferans ortamında konuşmacı olarak bulunuyor, yüzlerce de dinleyici var. Ne o dinleyiciler Nevzat beye Twitter ortamındaki kadar “rahat” bir tavırla soru sorabilir ne de Nevzat bey o soruları soranları kulağından tutturup salondan attırabilir.

Kurumlar (örneğimizde Trabzonspor), yönetim mekanizmalarına sahiptir, öyle de olmalıdır. Kurum hakkında verilecek kararlar o mekanizma dahilinde ve belli bir disiplin içinde alınır, alınmak zorundadır. Az önce ifade ettiğimiz gibi, kimsenin asıl kendisi olmadığı bir ortamda kulüp hakkındaki irili-ufaklı kararları o yönetim mekanizması dururken doğrudan ortamdaki kullanıcılara sormak ve oradan çıkacak irade (?) doğrultusunda tercih yapmak sağlıklı bir politika değildir, kimse kusura bakmasın. Yanlış hatırlamıyorsam geçtiğimiz aylarda yeni stadın tribünleri hakkında bazı tercihler Twitter’da doğrudan taraftara sorulmuştu. Bu kulübün bir yönetim kurulu var, kongre üyeleri var. Üst-orta-alt düzey çalışanları var. Bütün bu mekanizmayı by-pass edip kulüple ilgili bir kararı doğrudan herkese açık bir ortamda halk oyuna sunmak kesinlikle doğru bir uygulama değildir. Üstelik kimin kim olduğunun tam olarak belli olmadığı, belli olanların da tam olarak kendisi olmadığı bir ortamda.

Hepsini bir yana bırakın; taraftarlık duygu-yoğun bir kavramdır. Taraftar duygularıyla hareket eder ve ne kadar fazla duygusuyla hareket ederse kendini o kadar iyi taraftar olarak tanımlar. Sorumluluk kavramı bu çerçevede yer almamakta ya da minimum düzeyde yer almaktadır. Kendisinden bir tercih istenir, uygulama o tercih istikametinde uygulanır da sonuç vahim olursa taraftar sorumluluk hissetmeyecek, gökyüzüne bakarak ıslık çalacaktır.

Anlaşılan o dur ki sosyal medyayı yoğun olarak kullanmak başta Sayın Muharrem Usta ve Sayın Nevzat Aydın olmak üzere pek çok kimse için vazgeçilmez bir yaşam biçimidir. Bireysel tercihlere bir sözümüz olamaz. Ancak bu tercihler Trabzonspor’un bugünü ve geleceğini etkiliyorsa, o zaman herkesin şapkayı önüne koyup bir parça düşünmesi icap etmektedir.

Sorumluluk duygusundan uzak, esip savuran bir kitlenin ta içinde olmanın verilecek kararları etkilemeyeceğini kim iddia edebilir?

Ordulu Nevzat??.

Tam bu yazıyı bitirmiş yayınlamak üzereyken, Ordulu Nevzat ile tanıştık. Yukarıdaki yazının çıkış noktası olan tweetin sahibi Nevzat Aydın, bazı yayın organlarında bu isimle anılıyor. Son vesile de Akhisar maçında tribünde karıştığı tatsız hadise. Konuyla ilgili düşüncelerimizi buraya eklemeyelim ve bir kısmetse bir sonraki yazıya bırakalım.

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg