STK’ların siyasetle imtihanı
Bülent Şirin

STK’ların siyasetle imtihanı

Advert

 

Referanduma sayılı gün kaldı. Kampanya sürecinde ilginç gelişmelere şahit olduk. Bunların biri STK’ların tavrı. Birçok meslek örgütü vs. açıkça tavır aldı ve referandumda oyunun rengini açıkladı. Ancak bunların çoğu, zaten kurulduklarından beri tarafı belli olan kurumlar. Hemşehri STK’larında durum pek öyle değil. Dolayısıyla bu süreçte onların taraf olmaları ve bunu ilan etmeleri haylice yadırgandı.

Derneklerimizi şeytan taşlar gibi taşlamanın, itip kakmanın kimseye bir faydası olmadığının altını çizelim ve bu duruma nasıl gelindiğine biraz kafa yoralım. Kafa yormaktan hoşlanmayanlar gerisini okumayabilir. Kafa yorulmazsa beden ve ruhun çok daha fazla yorulacağını ve hiçbir problemin çözülmeyeceğini unutmadan tabii.

Hemşehri STK’ları, amaç ve yapıları gereği hiçbir ayrım yapmaksızın hitap ettikleri kitlenin tamamını kucaklama, hepsini bünyesine kabul etme iddiasında kurulur ve faaliyetlerini sürdürür. Fakat icraat pek de öyle yürümez. Acaba neden?

Birincisi, eskiden STK’ların faaliyet alanına giren birçok hizmeti başta belediyeler olmak üzere siyaset kurumu vermeye başlamıştır. Köyün okulunu, camisini, yolunu yaptırmak, köye cenaze götürmek gibi. Yani en fazla dirsek temasında olmaları gereken siyaset ve STK alanları birbirinin içine geçmiş durumda. Daha doğru bir ifadeyle, siyaset kurumu STK’cılığın bir kısmını işgal etti. Derneklerin bu durumu fark edip derhal güncelleme yapmaları ve kendilerine farklı alanlar belirlemeleri gerekirdi, bu yapılmadı.

İkincisi, STK’larımız bir faaliyet gerçekleştirecekleri zaman kendi imkânlarına başvuracakları yerde kendilerine yakın belediye ya da belediyelere gidip yardım istemeyi çok daha kolay ve rantabl görmüşlerdir. Çünkü kendi imkânlar dediğimiz son derece sıkıntılı ve neredeyse çözümsüz bir problemdir. Yani üye aidatı ve bağışlar gibi kaynaklar. Derneklerin çoğu aidat almaktan umudu kesmişlerdir. Bağış da gidip hali vakti yerinde bir hemşehrinizden rica minnet isteyeceğiniz miktardır. Artık ne kadar olursa.

Amma ve lakin, siyasetin sunduğu bu konforlu ve zahmetsiz imkânlar, siyasete destek günleri gelip çattığında fena halde başınızı ağrıtmaktadır. Son günlerde açılan-asılan pankartlar işte sunulan bu imkânların karşılığı olarak talep edilmektedir. STK yöneticileri de hayatlarının en zor günlerini yaşamaktadır.

Pekâlâ; ne olacak, nasıl olacak? Geçen yazımda ismini zikretmediğim bir derneği şimdi açıktan örnek vereceğim. İki sene kadar önce genel seçimler yaklaşırken merkezi Kartal’da bulunan Trabzon Çaykaralılar Derneği’nin gecesi vardı. Davet edildik ve seve seve gittik. Seçim yakın olduğu için siyasetçiler de davetliydi ve onlar da mutad olduğu üzere konuşma yapacaklardı. Son derece nezih ve üst düzeyde bir mekân seçilmişti, muazzam bir kalabalık vardı ve siyasetçilerin konuşmalarından önce derneğin faaliyetleri slayt gösterisi eşliğinde tanıtıldı. Hayranlıktan herkesin ağzı açık kaldı.

Bu muhteşem manzara karşısında siyasetçilerin adetâ dili tutuldu. Her yerde istedikleri kadar ve istedikleri şekilde konuşmaya alışmış olan siyasilerimiz, sırayla çıkıp derneğe övgüler düzerek ve klâsik birlik beraberlik söylemleri sarf ederek kürsüden indiler. Bir tanesi lafı uzatacak gibi oldu, sunucunun uyarısıyla derhal kısa keserek bitirdi.

Evet, çözüm budur. Çaykaralılar kadar geniş imkânlara sahip olmayabilirsiniz, ancak her ne yapacaksanız kendi kaynaklarınızla yaparsanız böyle sıkışıp kalmazsınız. Zaten imkânlarınız ölçüsünde faydalı ve verimli faaliyetler gerçekleştirmeye devam ederseniz, bir süre sonra kaynak bulmakta da giderek daha az zorlanırsınız.

Biraz daha zahmetli ve uzun vadeli bir çaba olsa da problemi kesin olarak çözmüş olursunuz. Yoksa bu sancıları yaşar durursunuz.

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg