Ödül töreni ve düşündürdükleri...
Bülent Şirin

Ödül töreni ve düşündürdükleri...

Advert

Geçen cumartesi akşamı İstanbul Üniversitesi Trabzonsporlular Kulübü’nün “Karadeniz’in EN’leri” adı altında düzenlediği ödül törenine katıldık. Hem kalite hem de katılım açısından beklediğimizin çok üstünde bir organizasyon gerçekleşti. Başta Ömür İnce, Büşra Ocaklı ve İlayda Üçüncü olmak üzere emeği geçen herkes can-ı gönülden tebrik ve teşekkürü hak ediyor. Bu gençlerin halisane niyetlerine ve samimiyetlerine ben kefilim, kendilerini yıllardır tanıyorum ve hazırlık sürecinde çektikleri sıkıntılara yakinen şahit oldum.

Bu tür organizasyonlar her açıdan son derece zor bir iştir. En başta, ödül tercihleri her zaman tartışma konusu olmuştur ve olacaktır. Dün akşam gerçekleşen koskoca Ballon d'Or organizasyonunda verilen ödüller bile tartışıldı, her sene olduğu gibi. Oscar Ödülleri, Emmy Ödülleri, bizim Altın Portakal Ödülleri, velhasıl hepsinin tercihleri tartışılır, onlar çok daha üst düzey seçici iradelerin tercihleri olduğu halde. Fakat bütün tartışmalara rağmen bu törenler her sene yapılır, acep nedendir?

Elbette sebepsiz değildir ve benzer sebepler Trabzonspor camiası için de geçerlidir. Törendeki konuşmamda kısaca değindim, şimdi de üzerinden geçeyim:

Tanımlanmış insan topluluklarının, mevcudiyetlerini korumak ve devam ettirmek için bir takım manevi dinamiklere ihtiyaçları vardır. Spor camiaları da bu tanımlanmış insan topluluklarından biridir. 50 yıllık, yani genç bir camia olan Trabzonspor’un manevi dinamikleri henüz yeterli değildir, camianın süratle onları inşa etmesi gerekmektedir. Düşünün, hâlâ bütün taraftarların ezbere bildiği bir marşımız yok. Marşlarımız yeni yeni yazılıyor. Kuruluş gününü kutlamak şunun şurasında birkaç yıl önce aklımıza geldi ve şimdi kutluyoruz çok şükür. Pekâlâ, ilk şampiyon olduğumuz gün önemli bir gün değil midir? Neden kutlanmaz? Stadımıza adı verilmiş olan Hüseyin Avni Aker kimdir, ne iş yapmıştır, neden başkaları varken adı stada verilmiştir? Kaçımız bu bilgilere sahibiz? Neden ölüm yıldönümünde büyük törenlerle anılmaz? Günün birinde alacağı yüzünden kulübü mahkemeye vermeyeceğinden asla emin olamayacağımız bir yıldız futbolcunun ayakkabı numarasını bile biliriz ama; değil mi?

Trabzonspor’un hikâyesi, dünyada eşine benzerine çok nadir rastlanacak bir hikâyedir. El âlemin elinde olsa kaç tane film ve roman çıkarır o hikâyeden. Kongreden önceki günlerdi, bir İngiliz gazeteci geldi ve benimle tam beş saat sohbet etti. Ben anlattıkça ağzı açık kaldı. Ne kadarını yazar, nasıl yazar bilmem tabii, ayrı mesele. Trabzonspor hakkında çok yanlış ve ön yargılı bilgilere sahipti.

Öyle sizin bildiğiniz gibi yok bir Trabzonlu dünyanın öbür ucuna gitmiş de orada gâvurun biri Trabzonspor kaşkolunu görünce “Oh, yeaah! Trabzonspor!” diye havalara zıplamış değil bu işler. Orada bir tek kişi tanıyor da ne oluyor, bir şey değişiyor mu? Ne gezer, anca bizim ruhumuzu okşuyor, biz de bütün problem halloldu sanıyoruz.

Başa dönelim. Trabzonspor bir an evvel manevi dinamiklerini inşa etmeli ve varlığını zenginleştirerek, güçlendirerek geleceğe taşımalıdır. Bu gibi ödül töreni organizasyonları da bunlardan biridir, gelenekselleşmeli ve her sene bir öncekinden daha nitelikli ve nicelikli olmalıdır.

Ödül mekanizması yanlış işlemiş olabilir. Geçen sene ben de hak ettiğimi düşündüğüm bir kategoride ödül son derece alakasız bir yere verilince birazcık içerledim; ama yine de törene gittim. Olumlu ve olumsuz eleştirilerimi gerek sözlü ve gerekse yazılı olarak dile getirdim. İkincisi birincisinden daha iyi oldu, tabii ki yine kusur ve yanlışlar vardı ve onlar hep olacak. Önemli olan bu tip organizasyonların varlığı ve gelenekselleşmesidir. Birileri çıkıp “ben daha iyisini yaparım” derse ne güzel, bundan ancak memnuniyet duyarız. Tabii amansızca eleştirilmeye, itilip kakılmaya, hırpalanmaya hazır olacaklar. Horona giren terleyecek, değişmeyen kuraldır.

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg