Özgür tutsaklar
Ali Kandemir

Özgür tutsaklar

Advert

Günümüzde çocuklarımızın isteklerini sorumluluktan uzak sınırsız bir özgürlük içinde talep ettikleri bir aile ve toplum yapısı ile karşı karşıyayız. Aileleri ve topluma karşı sergiledikleri özgürlüğe tezat olacak şekilde çocuklarımız sanal dünyanın tutsağı haline gelmeye başlamıştır. Bu tutsaklık onları aynı evin içinde ailesinden, okulda arkadaşlarından, pazarda kalabalıklardan, otobüste yolculardan, en nihayetinde gerçek yaşamdan ayrı tutmakta. Bilgisayarda oynadıkları oyunlar saatlerini almakta, yatakta kullandıkları cep telefonları uykularına ortak olmakta. Aileler çocuklarının temel ihtiyaçlarının peşinde, çocuklar ise sanal dünyanın. Diğer bir değişle aileler çocuklarına tutsak, çocuklar sanal dünyaya.

Dijital dünyanın geldiği son aşamada çocuklarımızın bu dünyanın ürettiği hizmetlerden, imkanlardan uzak tutulması beklenmemeli. Bilakis bu dünyanın merkezinde olmalılar. Fakat dijital dünya ile ilişkilerinde bir sınır ve kurallar olmalıdır. Yüz yüze bulundukları teknoloji, öğrenmelerini kolaylaştırmalı, çevresine olan ilgisini ortadan kaldırmamalı, onları sadece ailenin refahına değil yaşamına da ortak ettirmeli, okullardan uzaklaşmalarını değil sevmelerini sağlamalı, derslerini sıkıcılıktan çıkarmalı ve eğlenceli hale getirmeli, analitik ve sistematik düşünme becerisini geliştirmeli, odalarının dışında da bir dünya olduğunu hatırlatmalı, dijital dünyayı tüketme yerine, geliştirme çabasını tetiklemeli.

Çocuklarımızı tüketim-eğlence kültürüne hapseden ve gittikçe içinde yaşadığı, aileden ve toplumdan uzaklaştıran sanal tutsaklığın pençesinden kurtulma sorumluluğu biz büyüklere, araştırmacılara ve her kademedeki yöneticilere aittir. Sanal tutsaklık konusunda ilgili uzmanlar daha fazla araştırma yapılmalı, psikologlar tarafında çözüm önerilerinde bulunulmalı, yöneticilerimiz konunun üzerinde hassasiyetle durmalıdır. Okullarımızda tüm derslerde çocuklarımızın öğrenme isteğini artıracak, düşünme becerilerini geliştirecek, ilgilerini çekecek eğitim ortamları ve teknolojiler öne çıkmalıdır. Çocuklarımızı sanal dünyaya tutsak eden şey sanal dünyanın eğitim ortamlarından daha ilgi çekici olmasından başka bir şey değildir. Bütün öğretmenlerimizin eğitimin kalitesinin artması ve çocuklarımızın başarılı bireyler olması konusunda iyi niyetlerini biliyorum. Fakat çok azının bilişim teknolojilerini kullanım becerisinin orta düzeyin bile altında olduğunu varsaydığımızda iyi niyetleri anlamsız kalmakta, derslerde uygulanan yöntemler dijital çağın çocuklarının öğrenme sitilleri ile örtüşmemektedir.  Eğitimin içinde olanlar ve yön verenler şunu bilmeli; çocuklar artık bizim dönemin çocukları değil. Algıları, öğrenme sitilleri, eğilimleri, ilgi duydukları şeyler bambaşka. O nedenle bizim kendimizce tasarladığımız ve uygulamaya çalıştığımız anlayış çocuklarımıza ilginç gelmekten oldukça uzak. Bu uzaklık onları sanal dünyanın tutsağı haline getirmektedir. Başkalarınca üretilen teknolojiyi kullanmak sadece onların ürettiği cihazları satın almak değildir. Aynı zamanda kültürlerini de ithal etmek demektir.

Sonuç olarak her tür fiziki tehlikeden sakındığımız çocuklarımız, bize karşı özgür ve yer yer de sorumsuzca davranışlar sergilerken, başkalarının ürettiği sanal ortamların ve bu teknolojiyi üretenlerin tutsağı haline gelmektedir. Bugüne kadar üniversitelerimizde, hastanelerimizde ve okullarımızda sanal tutsaklığın hem psikolojik hem toplumsal hem de eğitime ve davranışa dair yönünün irdelendiği etkinliklere ve araştırmalara çok az yer verilmiş olması konunun ciddiyetinin henüz anlaşılmadığını göstermektedir. Çocuklarımızın sanal dünyaya tutsaklığının giderek artması, ülkemizin geleceği açısından  dikkate alınması gereken ciddi bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.  

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg