50. Yılı Bize Yedirirler mi?
Bülent Şirin

50. Yılı Bize Yedirirler mi?

Advert

Birkaç gün önce mali konulara son derece vakıf bir arkadaşla görüştüm. Sohbetin bir yerinde şöyle dedi: “İstanbul’un üç büyük kulübü her sene şampiyonluğa mecbur. Öyle bir mali yapıları var ki, şampiyonluktan gelecek her türlü gelire mahkûmlar. Olamadıkları takdirde ciddi anlamda zora giriyorlar. Yani öyle bu sene de olmayıverelim deme lüksleri yok

Trabzonspor olarak bundan ne anlamamız gerekiyor? Şunu:

Bunlardan biri ya da birkaçı şampiyonluk yolunda rakibimiz olursa –ki hep öyle oluyor biliyorsunuz- hedefe ulaşmak için her yolu mubah görecekler, bize zerre kadar acımayacaklar. Yine hepimizin bildiği gibi bu ülkede Trabzonspor’un hakkını kâğıt helva gibi çıtır çıtır yemekten daha kolay bir şey de yok. Geçmişte aklımızda kalan kalmayan bir sürü örneğini yaşadık.

Bu “geçmiş” konusu üzerinde biraz duralım, çünkü çok önemli ve başımıza gelen sıkıntıların ana kaynağını geçmişi doğru değerlendirememek teşkil ediyor. Trabzonlular ve Trabzonsporlular olarak ağır bir hafıza problemimiz var bizim. Mesela, biz sadece 1996, 2005 ve 2011’i hatırlıyoruz. Emin misiniz? Sadece bunlar mı?

Sadece bunları hatırlıyoruz, çünkü mücadele sezon sonuna kadar devam etti ve biçilme operasyonu “mecburen” göz göre göre yapılmak zorunda kalındı, malum güçler tarafından. Sezon başında ya da sezon ortalarında gerçekleştirilen operasyonları ise unuttuk gitti. Mesela 1984-85 sezonu. Yani 6. Şampiyonluğumuzdan bir sonraki sezon. Kim hatırlıyor o sezon başımıza gelenleri? Niye hatırlamıyoruz? Sonra 1986-87, 1989-90 ve 96 faciasına kadar istisnasız bütün sezonlar…

Ne o? Kafanız mı karıştı? Nasıl oluyor da bu kadar büyük haksızlıkları unutabiliyoruz? Bunun iki sebebi var:

Birincisi, geçenlerde bir yazımda ele aldığım mesele. İlkel toplumların dünü ve yarını yoktur, sadece bugünü vardır. Biz de ne yazık ki henüz ilkel toplum olmaktan kurtulabilmiş değiliz. Bizim için dün de yok, yarın da.

İkincisi, kendimizi Türkiye’nin T’si, çimentosu olacak kadar önemli gördüğümüz için bize yapılan kötü muameleyi zihin dünyamızın bir tarafına yerleştiremiyoruz. Hard diskimiz programı tanımıyor, hata veriyor. Çözüm olarak sezon başı zihnimizi yeniden başlatıyoruz, olmadı format atıyoruz. Her halükârda geçmiş hafızamızdan siliniyor. Bizim dışımızdaki kaynaklarda bulunmasa 1996, 2005, 2011’i de unutacağız Allah bilir.

Dönelim yazının başına. Ne demişti arkadaş? Üç İstanbul kulübü şampiyonluğa mecbur, bir sezon bile ıskalama lüksleri yok. Pekâlâ, bizim 50. Yılda olacak mı şampiyonluğumuza tahammülleri? Türkiye’nin futbol ekonomisinde köklü bir değişim gerçekleşmeyeceğine göre olmayacak. Sezonun bir yerlerinde gizli ya da açık, bir sürü Ali Cengiz oyunu çevirecekler ve o sevinci bize yar etmeyecekler. Verilen-verilmeyen penaltılar, goller, ofsaytlar; çıkan-çıkmayan kırmızı kartlar, olmadı play off… Satılmışın biri sahaya kusmuştu, belki bu sefer başka bir şey yapacak… Öyle olacak, böyle olacak, bu ahval ve şeraitte şampiyonluk Trabzonspor’a yedirilmeyecek.

Camia yukarıda uzun uzun açıkladığımız gibi bu durumun farkında değil, ya sözü veren Muharrem Usta? Bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz bir gerçek var, o da ortalama taraftarın duymak istediği ilk şeyi söyleyeni tercih ettiği. Burada da kabahati Muharrem Usta’ya bulmuyoruz, kimse kusura bakmasın.

Yurdum insanı “kim ne veriyorsa ben beş kuruş fazla vereceğim” diyen adamı “nereden bulup vereceksin?” diye sormadan iş başına getirir. Özelde bizim camia da “size altı ayda kupayı getireceğim” diyeni “nasıl getireceksin?” diye sormadan…

E ne olacak peki? O da kısmetse bir sonraki yazıya kalsın.

Son olarak: Unutmak dedik de… Mümin Aydın’ı hatırlayan var mı? Google’a bir sorun bakalım, o belki bir şeyler söyler.

 

 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg