Çiftlik Bank ve Trabzonspor

Çiftlik Bank’a para yatıranlar şimdi mağdur oldukları gerekçesiyle feryat figan, peki iğneyi kendilerine batırıyorlar mı? Hiç sanmıyorum. Trabzonspor’da da aynı. Yönetici kademesi bir yana, oy verenler sorumluluk hissediyor, bu sorumluluğu itiraf ediyorlar mı?

SPOR - TRABZONSPOR - 2018-03-17 15:49:32

Advert

Çiftlikbank olayı son günlerin en çok konuşulan konularından biri. Başka ülkeleri ve toplumları bilmiyorum, oralarda bu tür olaylar ne sıklıkla oluyor haberim yok ama bizde her dönem karşımıza çıkıyor. Tuzağa düşen, kandırılan insanlara aptal ya da salak muamelesi yapmanın da çok sağlıklı bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum. Hiçbirimiz böylesi tehlikelerden tamamen uzak ve korunmuş değiliz, çünkü ne kadar uyanık, akıllı ve bilgili de olsak bu toplum içinde yaşıyoruz ve toplumun bazı ortak zaafları var. Bakınız, bir dostumun söz konusu olay hakkındaki yorumu şu şekilde:

“Adam bu coğrafyadaki iki büyük arzuyu birleştirmiş, köye dönme, çiftçilik ile kolay yoldan zengin olma. Sonuç başarı”

Demek ki bu coğrafyada en büyük arzu ya da arzular neyse, en kolay onlara hitap eden girişimler ilgi görüyor, insanlar o girişimlerin peşinden koşuyor. Hem de sorgusuz sualsiz. Toplumun analiz ve sorgulama özellikleri gelişmediği sürece bu sıkıntıları hep yaşayacağız maalesef.

Trabzonspor ile ilgisi nedir konunun? Son iki kongrenin öncesinde verilen vaatlere ve delegenin tercihine bir bakınız. “Kupayı getireceğim”, hurra peşine... Sonuç? Hayal kırıklığı. Sonraki kongre? “50. Yılda şampiyonluk” Süreç ve sonuç yine aynı.

Tabii iki örnek olay arasında ciddi bir fark var, o da şu: Çiftlik Bank olayında zararı sadece para kaybedenler çekiyor, Trabzonspor olayında ise bütün camia... İşin kötü tarafı, kimse de kabahatli olmuyor. Yani Çiftlik Bank’a para yatıranlar şimdi mağdur oldukları gerekçesiyle feryat figan, peki iğneyi kendilerine batırıyorlar mı? Hiç sanmıyorum. Trabzonspor’da da aynı. Yönetici kademesi bir yana, oy verenler sorumluluk hissediyor, bu sorumluluğu itiraf ediyorlar mı? Ne gezer... Kimde kabahat? Siyasetçide, Aziz Yıldırım’da, İstanbul medyasında, vaatlerini yerine getirmeyen yöneticide. İyi de, o vaadi vermeyen yönetici seçimi kazanamıyor. Yani sen yönetici adayını o vaatleri vermeye zorluyorsun. Niye sağlıklı ve aklıselim bir tercih yapmıyorsun? Senin zerre miktarı kabahat ve sorumluluğun yok.

O yüzden bir önceki yazımızın başlığı ve ana teması asıl sorumluluğun delegede olduğu üzerineydi.

Ben taraftarım, tabii ki kupayı isteyeceğim. Tabii ki 50. Yılda şampiyonluk rüyası göreceğim. Bunları bana vaat edene teveccüh göstereceğim. Borç harç beni ilgilendirmiyor” mantığı durumu kurtarmaya yetmiyor, kusura bakmayın. Şimdi bir eski yönetici özel bir sohbette diyor ki “Sakın size iki yıl içinde şampiyonluk vaat edene inanmayın. Trabzonspor’un ciddi bir yapılanma ve toparlanma dönemine ihtiyaç var. Ancak bunu gerçekleştirdikten sonra şampiyonluktan söz etmeye başlayabiliriz

Bu durum yeni zuhur etmedi. Uzunca bir süredir böyle. Borç batağı da yanlış tercihler sonucu gerçekleşti, yani delegenin seçtiği yöneticilerin tercihi sonucu. Şimdi sayın başkan Muharrem Usta “Ben kendi dönemimdeki borcu ödeyeceğim, önceki başkanlar da kendi dönemlerindeki borcu ödesinler” anlamına gelecek bir çıkış yaptı. Bundan bir sonuç çıkmayacağını anlamak için kahin ya da uzman olmaya gerek yok. Nitekim bir önceki başkan İbrahim Hacıosmanoğlu “Ben bütün borçları ödeyeceğim” şeklinde kendine özgü bir cevap verirken, Sadri Şener de “Benim zamanımda aldığımız kupaları alsınlar, sonra para istesinler” gibi bir şey söyledi. Tam ifadeyi arşivden bulabilirim ama gerek yok, kelimelerin durumu değiştireceği bir ahval söz konusu değil. Sonuç? Konu sulandı gitti.

Yine aynı noktaya geliyoruz. Delege önce kendini ve tercihlerini sorgulamalıdır. Vereceği karar ya da kararlar sadece kendilerini değil bütün camiayı etkilemektedir. Öyle seçim zamanı birileri onları uçaklara doldurup, bütün masraflarını karşılamayı göz alıyor diye kimsenin şımarmaya ve canı istediği tercihi yapmaya hakkı yoktur. 

Günün Diğer Haberleri