Hemşehrilerimizdeki yaz rehaveti tedavi edilmelidir
Advert

Hemşehrilerimizdeki yaz rehaveti tedavi edilmelidir

Bizde yaz mevsimi gelince gurbetteki hemşehri faaliyetleri minimuma iner. Halbuki sanıldığı gibi herkes topluca memlekete gidip bütün yaz mevsimini orada geçirmemektedir. Çoğunluk yine gurbette, işinin gücünün başındadır. Bu yanılgı bazı olumsuz sonuçlara sebebiyet vermektedir.

SİVİL TOPLUM - 2018-08-02 19:39:11

Bir önceki yazımızı şu ifadelerle bitirmiştik:

“Derneklerimiz ve yöneticilerinin öncelikle bütün yaz aylarını tatil kabul etme huyundan vaz geçmeleri gerekiyor. Tamam, hepimiz memlekete gidelim, gidiyoruz da ama milyonlarca Karadenizli yaz ayları gelende hep birlikte soluğu memlekette alıp, okullar açılmak üzere geri dönmüyorlar. O eski hayatımızda yaylacılık günlerinde kaldı. Gurbette hayat devam ediyor, dolayısıyla derneklere olan ihtiyaç da...”

Çok geçmedi, tespitimizi teyit eden bir hadise gerçekleşti. İstanbul’da bu hafta sonu Trabzonspor’un bir Avrupa takımıyla hazırlık maçı var ve herkesi stadın boş kalacağı endişesi sarmış durumda. Tabii henüz süreç devam ediyor, belki son anda büyük bir kitle Olimpiyat Stadı’na hücum edecek ve tamamı dolmasa da herkesin az çok yüreğini soğutacak bir kalabalık toplanacaktır, ancak halihazırdaki durumun biraz üzerinde durulması gerekiyor.

Sözünü ettiğimiz yaz rehaveti sadece dernek yöneticilerine mahsus bir şey değil, onlar da herkes gibi birazdan zikredeceğimiz yanılgının esiridirler. Nedir bu yanılgı? Şudur: Yaz gelince bizim hemşehrilerin hepsi memlekete gider, sıla-i rahim yapar, dağ bayır gezer dolaşır, İstanbul’da kimse kalmaz. Gerçekten öyle mi peki? Toplam yerleşik nüfusu belli olan Trabzon’da an itibariyle yüzbinlerce gurbetçi Trabzonlunun olduğunu düşünebiliyor musunuz? Hayat felç olur orada.

Tabii ki memlekette şu an hissedilir bir gurbetçi nüfus vardır, ancak çoğunluk yine gurbette hayatına devam etmektedir. İşte o gurbetteki çoğunluk da bu yanılgıya kendini kaptırmıştır. Onlar da İstanbul’da Trabzon ve Trabzonspor ile ilgili bir etkinlik söz konusu olduğu zaman “Şimdi kim gidecek oraya? Herkes memlekette” demektedirler. Yani insanlar gurbette, işlerinin güçlerinin başında olmalarına rağmen bulundukları yerde söz konusu yanılgıdan kaynaklanan rehavete kapılmaktadırlar. Nitekim İstanbul’da az sayıda dernek maç organizasyonu düzenledi, diğerlerinden bazıları da girişimde bulundu ama ilgisizliği görünce vazgeçtiler. Bu problemin çözümü, çaresi vardır elbet ama uzun ve meşakkatli bir çalışmayı gerektirir. Biz burada durum tespiti yapmaya çalıştık.

İstanbul’daki Trabzonspor maçına ilginin beklentilerin altında kalması halinin yaz rehaveti dışında başka sebepleri de vardır. O hep referans gösterilen 61.000 kişilik deplasman seyircisi rekoru bir istisna teşkil etmektedir. O gün bütün şartlar müsaitti. Takım iyi gidiyordu, mevsim yaz değildi ve hava güzeldi, maçın saati de idealdi. 2011 kırılması ve travması da henüz yaşanmamıştı. Her zaman o atmosferin yaşanması beklenmemeli. Bundan bir sonuç daha çıkıyor, ara sıra dillendirilen “Trabzonspor’un İstanbul’a taşınması” öyle hayal edildiği gibi takımın başını göğe erdirmeyecektir.

Başa dönelim. Trabzonluların (diğer birçok Karadeniz ve Anadolu şehri gibi) yaz mevsiminde memleket ziyaretine gitmeleri tabii ki iyi bir şeydir. Fakat bütün Trabzonluların havalar ısınır ısınmaz göçmen kuşlar gibi topluca memlekete gittikleri yoktur. Gidenler dönenler, o sene ziyareti pas geçenler vs. derken nüfusun çoğunluğu yine gurbette işinin gücünün başında olmaktadır. O halde yaz mevsimlerinde İstanbul’da Trabzon ve Trabzonspor organizasyonlarının ölü mevsime girmesi son derece yanlıştır. Yaz rehaveti yanılgısı bir rahatsızlıktır ve tedavi edilmelidir. Yazın hayat durmuyor, tam aksine olanca hızıyla devam ediyor. İşte maç var ve ilgi beklenenin altında. 

Demek ki bu düzeltilmesi gereken bir durumdur. Bunu düzeltmek için de kamuoyunu yönlendirmek ve bilinçlendirmek icap etmektedir. Derneklerimiz bu görevi pekâlâ yerine getirebilirler. Ancak öncelikle bu rahatsızlığın farkına varmalıdırlar. Maç zamanı gelince organizasyon yapmaya niyetlenip, “Ne yapalım, kimse gelmiyor” diye kenara çekilmeleri mazeret de değildir, çözüm de değildir.

DİĞER HABERLER