Ne Olurdu

Ne olurdu enerjinizi ve disiplinli çalışmalarınızı türlü hilelere başvurmadan başkaları için değil de bu ülke için harcamış olsaydınız. Ne olurdu müzminleşmiş Türkiye düşmanlarıyla kol kola yürümemiş olsaydınız.

Ne Olurdu
Ne Olurdu Admin
Advert

Bir grup düşünün, misyonları yönetmeye talip olmadan iyi insan yetiştirmek olsun. Üyeleri bir meslekle iştigal etsin. Meslekten alın teri ile elde ettikleri kendi kazançlarının bir bölümünü mensubu oldukların grubun çalışmalarına harcasın. Bu grubu, ülkenin kanunlarına ayrıcalıksız bir şekilde riayet etmeleri koşulu ile makul bir cemaat veya sivil toplum kuruluşu olarak nitelendirmek mümkündür.

Başka bir grubu daha düşünelim. Üyeleri, jokey kulübünden, spor takımlarına, enerji işinden borsaya, emniyet teşkilatından kışlaya, üniversitesinden maliyesine, bankasından sanayisine bilinen her işin içinde kendilerine yer bulsun ve mensup oldukları grubu kendi emekleri ile kazandıklarından değil de sistemin gücünden, zaman zaman da yardımından, başkalarının fedakârlıklarından, birikimlerinden ve yaşamlarından geliştirdikleri türlü mekanizmalarla büyütsün. Meşru sistem içinde amaçları ve hedefleri farklı, güçlü bir alternatif haline gelsin. İşte sözünü ettiğim bu ikinci gruba en hafif tabiri ile sistemin parazit örgütü diyebiliriz. Son olaylar da göstermektedir ki bu örgüt ülke kaynaklarını kendi hedefleri doğrultusunda sonuna kadar kullanmış. Bu konuda sayısız örnekler olmasına karşın, burada mesleğime ilişkin bir alandan örnek vermek istiyorum.

Türk üniversitelerinin kalitesini artırmak üzere, TÜBİTAK ve YÖK akademisyenler ve akademisyen adaylarına bilgi, görgü ve deneyimlerini artırmak, yurt dışındaki çalışmalara katılmak, kendilerini yetiştirmek üzere değişik destekler sunmaktadır. Bu desteklerden birisinden yararlanarak 2010 yılında 9 ay süre ile İngiltere’de yaşam koşulları zor ve birçok imkânsızlığı barındıran bir çatı katında kaldım. Yurtdışında bulunduğum sürece bir gün bile aksatmadan bilimsel araştırmalarda bulunduğum birime devam ettim.  Bunu yaparken amacım, ülke kaynaklarını verimli kullanmak, ülkemi temsil ettiğimi bir an olsun aklımdan çıkarmadan, alanımla ilgili ülkemizin ihtiyacı doğrultusunda kendimi geliştirmekti. Bu süre içinde daha iyi koşullarda kalabilmek adına hiçbir gruba yanaşmadım, hiçbir grubun kendi amaçlarına hizmet edecek etkinliklerinde bulunmadım. Çünkü fakir halkımızın oluşturduğu kaynakları başka bir amaç doğrultusunda harcayamazdım. Ülkeye dönerken maddi birikimlerimi İngiltere’de tüketmiş olmama da hiçbir zaman üzülmedim.

Yurt dışında bulunduğum süreler içinde, karşılaştığım bazı Türk akademisyenin YÖK’ün imkânlarıyla gönderilme amaçları dışında, gittikleri üniversitelere neredeyse hiç uğramadan mensup oldukları gruba ait etkinliklerde bulunduklarını gördüm. Ayrıca bu konuda şahit olmadığım fakat başkaları tarafından aktarılan çok sayıda örnekleri de dinledim.  Bu örnekler sadece Avrupa ülkeleri ile de sınırlı değildi. Ülkemizi uçurumun kenarına iten malum yapının, her alanda olduğu gibi yükseköğretimde de bu ülkenin kaynaklarını yıllarca kullanarak kendi amaçları doğrultusunda tükettiği anlaşılmaktadır. Bu yapıya yönelik söylenecek çok şey var. Üslubumun elverdiği ve bir anda aklıma gelen bazı düşüncelerimi aşağıda belirtmek istedim.

Ne olurdu enerjinizi ve disiplinli çalışmalarınızı türlü hilelere başvurmadan başkaları için değil de bu ülke için harcamış olsaydınız. Ne olurdu müzminleşmiş Türkiye düşmanlarıyla kol kola yürümemiş olsaydınız. Ne olurdu ilginizi Anadolu’nun sadece zengin insanları veya zeki çocuklarına değil de toplumumuzun tüm kesimlerine yöneltmiş olsaydınız. Ne olurdu gizlilik içinde değil de yaptıklarınıza herkes şahit olsaydı. Ne olurdu alternatif olmayı hedeflemek yerine, bu ülkenin daha ileriye gitmesine sistem içinde çaba gösterseydiniz. Ne olurdu üyelerinize, duruma göre maddenin üç haline dönüşmeleri yerine oldukları gibi görülmelerini, görüldükleri gibi olmalarını salık etseydiniz. Ne olurdu ülkeyi yok olmaya sürükleyen örgüt olarak değil de ülkenin hizmetinde olan bir topluluk olarak anılsaydınız. Ne olurdu gerek kendi içinizde, gerekse dışınızdaki binleri mağdur etmemiş ve haklarını yememiş olsaydınız. Ne olurdu bütün bunları yaparken Anadolu insanının yardımseverlik duygularını ve inançlarını kullanmamış olsaydınız. Ne olurdu insan çiğ süt emmiş dedirtmeseydiniz. Ne olurdu.

 

Prof. Dr. Ali Kandemir Ne olurdu
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg