Esas branşı tarih olan ve yazar, ressam ve şair kimliğiyle de tanınan Gündoğdu’nun kendine özgü üslubuyla gerçekleştirdiği sohbeti davetliler büyük bir ilgiyle dinlediler. İbrahim Hakkı Gündoğdu, sohbetin ardından “Timur” adlı romanını dinleyicilere imzalayarak hediye etti.

“Türk milliyetçiliği ırk temelli bir milliyetçilik değildir, fakat mesela İngiliz, Arap ve Fransız milliyetçiliklerinde ırk unsuru vardır” diye sözlerine başlayan Gündoğdu, daha sonra özetle şunları söyledi.

“1927’de yapılan nüfus sayımında Türkiye’nin nüfusu 13 milyon, Yunanistan’ınki 7,5 milyondur. Bugüne baktığımızda biz 80 milyona ulaştık, Yunanistan ise 13 milyonda kaldı. Bizde aşırı bir doğurganlık olmadı, nerede bir mazlum varsa bize koştu ve bizden oldular. Hepsi Türk oldu.

Bizi Oryantalizm mahvetti

Timur konusu bilindiği gibi değildir. ‘Geldi, Yıldırım Beyazıt’ı yendi ve İstanbul’un alınmasını 50 yıl geciktirdi’ yorumları yapılıyor. Bu aslında sadece bir kardeş kavgasıdır. Padişahların çocuklarını öldürmesi de benzer bir durumdur. Bunu devrin şartlarına göre düşünmek gerekir. Avrupalı Oryantalizmi bize öyle göstermiştir. Hepimiz Batıcı bir kafa yapısıyla düşünüyoruz. İslamcımız, Solcumuz, Milliyetçimiz, hepsi Avrupa’nın müsaade ettiği kadar kendi fikirlerine sahiptirler. Aslına bakarsanız 1700’lü yıllara kadar Avrupa’nın (Batı’nın) hiçbir ağırlığı yoktur. Ateşli silahlar ve keşiflerden sonra dünyaya hâkim olmaya başladılar. Oryantalizm kavramları alır, içini boşaltır, ondan çok sayıda üretir, sonra hepsini kapıştırır. Kendileri de zamanında aralarında yüz yıl savaşları yapmış ama bunu aşmışlardır.

Suriyelilere kızmayın, kötü bir şey demeyin. Onlar zaten bizden, bizim insanlarımız. Düne kadar hepimiz Osmanlı vatandaşıydık. İngiliz’in çizdiği sınırlarla bizim insanlarımız farklı ülkelerin insanları olmuşlar, bize de onların farklı oldukları öğretilmiş. Edirne’den Kars’a zihniyetini kabul etmiyorum. Mazlumun olduğu her yer bizim toprağımızdır.

Nüfus çok önemli

Dikkat ediniz: İngiltere, İtalya ve Japonya’nın toplam yüz ölçümü ancak Türkiye kadardır ve bu üç ülkenin toplam nüfusu 400 milyondan fazladır. Demek ki Türkiye bu kadar nüfusu rahatlıkla bakabilir. Biz Yunanistan gibi 13 milyon nüfusa sahip olsaydık bugün Avrupa bizi çok daha kolay sömürür, çok daha kolay tokatlardı.

Demokrasi bir sömürü oyunudur. Koca Amerika’da iki parti var. Kağıt üzerinde parti kurmak serbest ama fiili durumda iki partiden başka yok. İngiltere’de ölmeyen (!) bir Kraliçe var. Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası bulunuyor. Avam’dan Lordlar’a geçebilen var mı?

860’lı yıllarda Abbasi Dönemi’nde El-Cahiz adlı değerli bir tarihçi henüz yeni yeni Müslüman olan Türkleri incelemiş ve haklarında övgü dolu sözler yazmıştır. Fakat sonraları bizi çok bozdular. Sovyet sonrası Orta Asya’da altı Türk devleti ortaya çıktı. Gidenler ‘Bize orada Ramazan’da içki ikram ettiler’ diyerek hayal kırıklığıyla geri döndüler. Onlar tam 150 yıl büyük baskı altında yaşadılar. O halde olmaları çok normaldi. Şimdi hayli mesafe kat ettiler. Bence mevcut durumumuz dibe vurmuş halimizdir. Bundan sonra çok daha iyiye gideceğiz.

Selçuklu bizim tarihimizde çok önemli bir yer tutar ama nedense arada kaynamış gitmiş gibi bir hali vardır. Hâlbuki Selçuklu’da halk dili Türkçe, edebiyat dili Farsça, Saray dili de Arapçaydı. Yani bu üçünü bir arada yaşatabilmiştir. Zaten Osmanlı’nın da babasıdır, Osmanlı Selçuklu’nun mirası ve sistemi üzerine kurulmuştur.

Oğuz Kaan’dan Mustafa Kemal’e kadar hepsi biz Türklerin lideridir. Hepsinin gönlümüzde az ya da çok yeri vardır ve olmalıdır.

Karadeniz Manşet