Başlarken...

Siyasetçilerimizden bilim insanımıza, düşünürümüzden sanatçımıza, öğretmenimizden sendikacımıza, din adamımızdan kanaat önderlerimize kadar hepimize düşen en büyük görev bilginin üretilmesi ve toplumda kullanımının yaygınlaştırılmasına öncelik vermeleridir.

Başlarken...
Başlarken... Admin
Advert

Bugüne kadar yaptığım araştırmalar, gözlemler, okumalar ve yaşantımdan edindiğim deneyimler bana bilgi üretme ve kullanmanın dünyadaki en önemli şeylerin başında geldiğini göstermiştir. Belli metodolojik süreçler sonunda elde edilen nesnel bilginin, insana ve bu bilgiye dayalı faaliyetlerin sürdürüldüğü toplumlara ışık olduğu, bireyler ve toplumlar için başarının sihirli anahtarı olan kendine güvenin temelini teşkil ettiği konusunda hepimiz aynı fikri paylaşıyoruz diye düşünüyorum.  Aksi durumda bilginin altını doldurmadığı özgüven nutukları ham hayalden öteye gidemez ve böyle toplumlar sorunlarının kaynağı olarak hep başkalarını görür. Başka bir değişle bu tip toplumlar kendi sorunlarının çözümlerini başkalarına havale etmeyi bir alışkanlık haline getirir.  Toplumun bu davranışının altında yatan nedenlerden birisinin bireylerinin bilinçaltından kaynaklanan toplumsal psikoloji olduğunu düşünüyorum. Havaleci psikoloji, bilgiye dayalı iş yapma alışkanlığı olmayan toplumların tipik özelliğidir.  

Bugüne kadar toplumumuzu oluşturan kişi ve kesimlerin genelinin ferasetinden, ülkemizi ileri götürme konusundaki iyi niyetlerinden hiç kuşku duymadım. Buna karşın, bu niyet ve ferasetin bilgiye dayalı eylemlerle yeterince desteklenmemesi sebebiyle birçok sorunumuzun tortulaşarak kronikleştiğini de görmemiz gerekmektedir.

Bilginin toplumda kabul görmemesi ve kullanılmaması ülkemizin en önemli problemlerinin başında gelmektedir. Kanaatime göre bu duruma, başta akademik dünya olmak üzere, bilgi üreten kurumlarımızın ürettiği bilgilerin toplumun ihtiyaçlarına cevap verememesi, ihtiyaç vermiş olsa bile bilgi kullanımının toplumda yaygınlaştırılamaması neden olmaktadır. Toplumun bilgiyi talep eden bir yaklaşım içinde olmaması da diğer bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.  Siyasetçilerimizden bilim insanımıza, düşünürümüzden sanatçımıza, öğretmenimizden sendikacımıza, din adamımızdan kanaat önderlerimize kadar hepimize düşen en büyük görev bilginin üretilmesi ve toplumda kullanımının yaygınlaştırılmasına öncelik vermeleridir.  Bu konuda hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu cümleden hareketle, sorumluluğumun gereği zaman zaman sizlerle toplumda farkındalığa yol açabileceğini düşündüğüm bilgi aktarımı niteliğindeki yazılarımı paylaşacağım. Bu paylaşımlarımın daha etkili olması için yeri geldiğinde vereceğim olumlu ve olumsuz örneklerle hiçbir kimseyi, kesimi,  siyasi grubu hedef almadığımın da bilinmesini istiyorum. Amacım; hep birlikte bilgiye dayalı yaşam biçimimizle daha huzurlu, daha üretken ve insanlarının başının daha dik dolaştığı bir ülkeyi oluşturma sürecine katkıda bulunmaktır.

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere, kalın sağlıcakla.

Ali Kandemir Erzincan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg