Darbe girişimi ve hain üreten eğitim
İbrahim Hakkı Gündoğdu

Darbe girişimi ve hain üreten eğitim

Advert

Asıl, bu darbe girişimini, eğitim açısından tartışmalıyız:
Kadim ve yüce milletin en zeki evlatları milli eğitimin okullarında
yetişip, hain olabiliyorlarsa demek ki tehlike çok büyük...
Okullarımızın fiziki tarafını çok güzelleştirdik, lakin
müfredatımızda çokça ve (acı ama gerçek) onları yetiştiren
öğretmenlerimizde de problemler var demektir!.  

Ben yıllarını bu kuruma vermiş bir eğitimci olarak öğretmenlerimizin
çoğunluğunun samimi, fedakâr ve gayretkeş olduğunu iyi biliyorum.
O zaman asıl problem nedir ve nerededir?
Niçin, bunca güzel insana, bunca güzel gence, bunca güzel anne babaya,
bunca güzel maziye rağmen bu ülke hain üretme makinesi şekline dönüşmüş durumda?.  


Nasıl bir müfredat ve nasıl bir uygulama ki o kadar samimi
öğretmenlerimizin gayretlerine rağmen başarısız olabiliyoruz.
Birkaç hain avcısı bu zeki çocukları elimizden alabiliyor, nasıl?.
Evet, eğitim sistemine acilen bakmak elzem olmuştur.
Hepimiz öyle düşünmüyor muyuz?

Bakın söylüyorum: müfredatın içi boş, teferruat çok, karmaşa hat safhada…
Çocuklarımızı bilgi hamalı yapmaktan öteye gidemiyoruz. 
Bilgi kirliliği ile onların beyinlerini köreltiyoruz.
Çok çok zeki çocuklarımızı aptallaştırıp, robotlaştırıyoruz.
Bizzat kendi ellerimizle onları çağdaş mankurt yapıyoruz. 


Samimi öğretmenlerimiz yetkisiz, yetenekli eğitimcilerimiz etkisiz…
Fedakâr öğretmenlerimiz dışlanmış (veya kendini dışlanmış hissediyor)…
Milli bilinç, milli tarih, milli ruh, milli kültür, milli sanat, milli birlik beraberlik
görsel ve tatbiki olarak en hızlı ve en kapsamlı verilmelidir, verilmiyor...

Öğrencilerimizin düşünme ve yorum gücünü çağlar ötesini aşacak şekilde enginleştirmeliyiz.
“Ey akıl sahipleri akletmez misiniz,” diyen Yüce Allah’ın kulları olarak akleden,
düşünen, yorumlayan, üreten, icat edebilen bir nesle acilen imza atmalıyız. 


Kucaklayıcı bir “tarih ve mazi” ile bu yüce milletin çocuklarına
sevgi ve şefkati sunmalı, öğretmeli ve yaşatmalıyız.
‘Milli ve yerli duruş bilincinden evrenselin en kalitelisine’ yürüyebilen bir nesil yetiştirmeliyiz. 
Milliliği ve evrenselliği, yerliliği ve çağdaşlığı en iyi yoğurabilecek bilinçli bir nesil…

Allah’ın yarattığı kul, başkasına kul olmayan hür…  
Sadece, milletine ve ‘adalet’e boyun eğen, aşk ve merhametle yürüyen…
Seven, kuşatan, kucaklayan, yaratılanı Yaratandan ötürü seven…
Akıl, yorum, fedakarlık, vefa, paylaşım ve sevgi dolu gençler yetiştirmeliyiz…
Bu kalite bizde var, sadece ‘samimiyet ve gayret’ yeterli olacaktır.


Bunun için herkes ama herkes milli istiklal mücadelesindeymiş gibi seferberlik ruhuyla yürümelidir… Herkes: her kuruluş, her parti, her cemaat, her cemiyet, her tarikat ve her aile anladı ki: “hep bana Rap bana,” yapmakla olmuyor ve ülke batıyor. Hep beraber, olunca Millet ve devlet kalkınıyor, yüceliyor, mutlu oluyor.

İşte bu bilinçle hareket edilmeli: partiler, cemaatler ve tarikatlar ellerini eğitimin üzerinden acilen çekmeli… Eğitim tamamen o bilinçte yetişen samimi eğitimcilere ve kurumlara bırakılmalı…
Özellikle devlet: Milli Eğitim, Kültür ve Spor bakanlıklarına çok önem vermeli.
Bu üç bakanlık hem çok bilinçli, hem çok hızlı hem de koordineli çalışmalı.
Bütün bakanlıklar en adil hareket etmeli, Liyakat usulü olmazsa olmazımız olmalı.


Bir de “kavramlara” yeniden dönülmeli. Evet, kavramlar yeniden gözden geçirilmeli.
Çünkü, bir ülkede kavramların içi boşaltılır ve farklılıklar artarsa parçalanır.
Düşünün: en kutsal bildiğiniz kavramlar herkeste başka başka
anlamlar oluşturuyorsa o ülke paramparça olmuş demektir.
 
Özellikle kutsal kavramlarımız üzerinde çok büyük oyunlar oynanıyor:
Mesela Allah, dediğimizde herkes o Kur’anî varlığı anlayabilmelidir.
Önemli kutsallarımız: millet, devlet, demokrasi, cumhuriyet, laiklik, Atatürk, milliyetçilik, halk gibi kavramlarımız dile geldiğinde herkes aynısını düşünür ve yorumlar noktada olabilmelidir.
Batı, öncelikle kavramlarda birliği sağlayarak ayakta kalabilmiştir.


Evet, konu çok uzun: “her şerde bir hayır vardır” ilkesinden hareketle biz de eğitim sistemini samimiyetle sorgulamalı ve milletimizin hayrına acil ve güzel çözümler üretmeliyiz.
Öncelikle görüş farkına bakılmadan: vatansever, fedakâr, kalifiye elemanları
kurumların başına getirerek ilk hamleyi acilen başlatmalıyız.
“Milli heyecan” ancak bir yere kadardır.
Acilen: milli bilince ve birlik- beraberliğe sarılarak yolumuza devam etmeliyiz.
Yoksa daha çok hain üretir, çok daha büyük tehlikelere maruz kalırız.   

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg