Üniversitelerdeki Boş Kontenjanlar Üzerine
Ali Kandemir

Üniversitelerdeki Boş Kontenjanlar Üzerine

Advert

Bu sene tercih sonuçlarına göre üniversitelerde 200 binin üzerinde kontenjan açığı oluştu. Basından öğrendiğim üzere YÖK başkanımızın ifadesine göre bu sayının kayıt yaptırmayan öğrencilerle birlikte 300 bine ulaşması beklenmektedir.

Yükseköğretimde ortaya çıkan kontenjan açığının birçok nedeni bulunmakla birlikte, bunlardan önemli gördüklerimden birkaçını zikretmek istiyorum.

Bunlar;

-Kısa sürelerde eğitim ve insan yetiştirme politikalarındaki değişkenlikler,

-Ailelerin işsiz kalmaları pahasına çocuklarının en az 4 yıllık fakülte mezunu olmaları yönündeki istekleri,

-Türk Yükseköğretiminin nerede ise sadece ülke içine eleman yetiştirmeye odaklanması,

-Birçok sektörün ileri teknoloji kullanmaması sonucu kalifiye elemana ihtiyaç duymaması,

-Bölüm ve program açılmasında paydaş görüşlerinin ve ihtiyaç analizlerinin sağlıklı yapılmaması

-Başta yerel yönetimler olmak üzere etkili mekanizmaların bölgelerindeki öğrenci sayılarını artırma istekleri.

Belirttiğim hususlara yönelik özet açıklamalara yer vermek istiyorum.

Eğitim ve insan yetiştirme politikaları uzman görüşleri dikkate alınarak yeniden yapılandırılmalıdır. Yapılandırma ile ortaya konan yol haritasına sonuçları alınıncaya kadar sadık kalınmalıdır. Ülkemizde eğitimin yeniden planlanması konusunda yeterince deneyimli eleman bulunmaktadır. Her dönem eğitimde kalitenin artırılmasına yönelik çabalar olmasına karşın, kanaatimce eğitim politikalarının belirlenmesi ve kalitenin artırılmasına yönelik planlama ve uygulamalarda, farklı mülahazalılarla alanında gerçekten uzman sayılan kişi ve kuruluşların en azından bir kısmının göz ardı ediliyor olması ve bunların fikirlerinden yararlanılmaması ülkemiz eğitiminin geleceği açısından bir kayıptır. Dolayısı ile liyakat esaslı eğitim politikalarımız yeniden gözden geçirilmelidir. Eğitim politikalarındaki istikrarsızlık tercih edilen bölümleri bir anda boşa çıkarmaktadır. Kontenjan açığı bulunan, hatta öğrencilerin bu sene nerede ise hiç tercih etmedikleri birçok bölümün kısa bir süre önceki doluluk ve mezunlarının iş bulma oranlarının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu görülecektir. Pragmatik düşünerek iş bulabileceği alanı tercih eden bir öğrencinin seçmiş olduğu bölümün önü, yapılan ani bir değişiklik ile öğrenci henüz mezun olmadan kapanabilmektedir. Bu endişe, üniversite adaylarını tercihlerinde kararsızlığa itmektedir.

Toplumumuzun insana bakışını değiştirmesi gerekmektedir. Zira genelimiz çocuklarımızın toplumdaki saygınlığını üniversitelerin en az 4 yıllık programlardan mezun olması ile ilişkilendirmektedir. Bu toplumsal algı ve bakış açısı, ülkemiz için son derece önemli olan meslek yüksek okullarına kaliteli öğrencilerin gitmesinin önünü tıkamaktadır. Hal böyle olunca bu okullarımızda önemli kontenjan açıkları ortaya çıkmaktadır.  

Türk Yükseköğretiminin en önemli hedeflerinden birisi de, başta komşularımız olmak üzere, diğer ülkelerde de iş bulabilecek donanımda öğrenci yetiştirmek olmalıdır.  Gelecekte bunun başarılmaması halinde birçok bölüm ve program kapanmak zorunda kalacaktır.

Üniversitelerin özellikle uygulamaya yönelip program ve bölümleri faaliyetlerini toplumsal ihtiyaçlara göre şekillendirmek zorundadır. Bu bağlamda bilimsel çalışmaların sonucu olarak ortaya çıkan yeni teknolojileri ve uygulamaları toplumsal yaşama yükseköğrenim görmüş mezunlar taşıyacaktır. Ülkemizde birçok sektör, ileri teknoloji kullanmaması nedeniyle daha az maaş verebilecekleri daha az donanımlı elemana yönelmektedir. Hal böyle olunca aday öğrenciler iş bulamayacakları bölümleri doğal olarak tercih etmemektedir. Bu bağlamda üniversitelerde yeni bölüm ve programların açılmasında paydaş görüşlerinin ve ihtiyaç analizlerinin sağlıklı yapılması gerekmektedir. Yeni bölümlere izin verilmesinde YÖK ilgili üniversitelerden gerekçeli bölüm açma taleplerini istemektedir. Fakat bu gerekçelerin gerçek analizleri yansıttığını söylemek her zaman mümkün görülmemektedir. Bu nedenlerle yeni bölüm ve program açılmasında gerçeği yansıtan gerekçeleri ortaya koyacak bir düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktadır. Ayrıca üniversitelerde ilgili bölümlerin ders içerikleri paydaş görüşlerine göre şekillendirilmeli ve öğretim elemanı ihtiyaçları bu kapsamda planlanmalıdır.

Yerel yönetimlerin ve siyaset kurumunun öncelikleri, yaptıkları işin doğası gereği biz akademisyenlerden farklılık göstermektedir. Sorumlu oldukları yörenin kalkınması açısından üniversite öğrencilerinin bırakacağı parayı önemli bir kaynak olarak görmektedirler. Üniversitelerin de yöre ve ülkenin ihtiyacına bağlı bölüm ve programlar açarak bu isteğe cevap vermeleri gerekmektedir. Fakat bunun da bir sınırı olduğunu gerekçeleri ile birlikte üniversitelerin siyaset kurumuna bildirmesi, siyaset kurumunun da bunu anlayışla karşılaması orta ve uzun vadede ülke yararına olacaktır. Bugüne kadar üniversite ve siyaset kurumu arasında anlayışa ve orta yolu bulmaya dayalı ilişkinin yeterince sağlanamamış olması da çok sayıda bölüm açılmasıyla sonuçlanmış ve nihayetinde açık olan birçok bölüm öğrenci bulamama sorunu ile karşı karşıya kalmıştır.

Ortaya çıkan kontenjan açığı sonuçlarına göre, ülkemizde insan kaynağımızın sağlıklı bir şekilde planlanması, gerekli insan gücünün yetiştirilmesi, bilginin toplumda etkisinin hissedilmesi ve nihayetinde yükseköğretim kurumlarının sağlıklı işleyişinin planlanması mümkün görülmemektedir. Önemli gördüğüm bu konuyu bütün paydaşların enine boyuna masaya yatırarak bir çözüm bulması gerekecektir. 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg