TDF sana söylüyorum, dernekler siz anlayın...
Bülent Şirin

TDF sana söylüyorum, dernekler siz anlayın...

Advert

.Geçtiğimiz günlerde gelenek olduğu üzere “Trabzon Günleri’nin ardından” başlıklı bir yazı kaleme almış ve yazının devamı olacağını belirterek bitirmiştik. Yazının tamamı arşivimizde, bulup okuyabilirsiniz ama özetle bu tür büyük etkinlikleri faydasız ve gereksiz bulanlara katılmamakla beraber, hemşehri odaklı STK’larımızın artık günümüz ihtiyaçlarına hitaben daha farklı faaliyetlerde bulunması gerektiğini vurgulamıştık.

Şimdi biz en büyük Trabzon STK’sı pozisyonunda olan Trabzon Dernekleri Federasyonu’na söyleyeceğiz ama aslında bunlar derneklerin kapasite ve gücüne göre hepsi için geçerli.

Birincisi, bağlı dernek ve delegelerle irtibat sürekli sıcak tutulmalıdır. Geçen kışın TDF yöneticileri, İstanbul’un farklı muhitlerinde derneklerle toplantılar yapmış ve bunların bir tanesinde ben de bulunmuştum. Orada ortaya çıkmıştı ki, derneklerin bazılarının –belki de çoğunun- TDF’ye üye olup olmadıklarından bile haberi yoktu!

Tabii bu tek taraflı bir eksiklik değildi; hem TDF onları ihmal etmiş hem de onlar TDF’yi yeterince önemsememişlerdi. Böyle bir dernek altyapısından ne kadar sağlıklı ve verimli bir STK’cılık çıkacağını düşünmeye bile gerek yok ne yazık ki.

TDF’nin 27 Mayıs’ta yaptığı kongre öncesinde ben süreçle ilgili arka arkaya yazılar yazınca, birkaç dernek başkanı beni aradı ve “Biz de TDF’ye üyeyiz ve 10-15 delegemiz var. Ama doğru dürüst bir irtibatımız ve bilgimiz yok. Kime oy vermemizi tavsiye edersin?” diye sordu. Oylama sonucunda iki liste arasında 95 oy fark olduğunu hatırlayınca, koca federasyonun seçimini bir gazetecinin tavsiyelerinin bile etkileyebilecek durumda olduğu ortaya çıkıyor! Kibir ve riyadan Allah’a sığınırım ama gerçek bu.

Bu problemli durumun bertaraf edilebilmesi için, TDF’nin kendine bağlı olan ya da olmayan derneklerle yılın belli dönemlerinde toplantılar düzenleyip hem ilişkileri sıcak tutması hem de onları dinleyip fikir ve şikayetlerini alması şarttır. Hiç olmazsa delege listesinde bulunanlarla toplantı yapılabilir, delege listesi konuyla ilgilenenlerin aklına sadece kongre sürecinde gelmemelidir.

İkincisi, TDF’nin Mustafa Demir döneminde başlattığı, ancak başlatmakla bıraktığı meslek grupları toplantıları behemehal devam ettirilmeli ve en kısa zamanda faydalı sonuçlarının alınmaya başlanması icap etmektedir. Trabzonlu doktorlar, mühendisler, hukukçular vs. bu vesileyle bir araya gelmeli, aralarında bir network kurulmalı, en azından kendi meslekleriyle ilgili STK’larda görev almak istiyorlarsa kendi aralarında istişare ve dayanışmada bulunmalıdırlar. (Geçtiğimiz günlerde bu konuyu konuştuğum bir TDF yöneticisi, bu projenin yürütülmesinin son derece zor olduğunu söyledi. Tabii ki zor olacak, TDF’nin görevi sadece Trabzon Günleri düzenleyip “Şu kadar kişiyi oraya topladık” diye övünmek midir? Ayrıca Trabzon Günleri’ni düzenlemek kolay mıdır?)

Meslek gruplarının kendi aralarında teşkilatlanıp mesleki dayanışmada bulunmalarından başka; staj, iş, tedavi ve kariyer ihtiyacı olanlara da faydaları olacaktır. Aynı şekilde onlar da nitelikli eleman başta olmak üzere birçok konuda fayda sağlayacaklar, bu çabaları karşılıksız kalmayacaktır. Tabii bunun için “Karşılıksız, menfaatsiz, gönüllü” palavralarını geride bırakmamız gerekiyor. Öyle bir şey yok, olduğunu sandığımız zaman işte hep şahit olduğumuz komik durumlar ortaya çıkıyor. Hiçbir şey yoksa manevi tatmin duygusu vardır ve o da hiçbir maddi bedelle satın alınamaz. Derneklerin federasyondan haberi yok, federasyon dernekleri sadece kongre sürecinde hatırlıyor, İTO seçimlerinde yönetime girmek isteyen iki tane Trabzonlu iş adamı bir Trabzon etkinliğinde tesadüfen karşılaşıyorlar ve birbirlerini tanımadıkları ortaya çıkıyor! Bunlar size komik gelmiyorsa sizin için problem yok demektir. Bana traji-komik geliyor ve o yüzden bir an önce anlayış değiştirip çalışmaya başlamalıdır.

Biz sadece iki madde sıraladık ama STK’ların önünde çok geniş bir faaliyet alanı var. Orijinal projeler de üretilebilir, başkalarının yaptıkları da örnek alınabilir.

Zor bir coğrafyada, zor bir toplumun içinde yaşıyoruz. Zenginimizden fakirimize, alimimizden cahilimize hiçbirimizin işi kolay değil. O zorluklarla baş etmenin tek yolu örgütlenip hayatı kolaylaştırmak için birlikte çaba sarf etmemizdir. Yani STK’ları işe yarar hale getirmektir.

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg