Gelişmişliğin Göstergesi: Düzenli Bir Toplum
Ali Kandemir

Gelişmişliğin Göstergesi: Düzenli Bir Toplum

Advert

Hayatın her alanında etkilerini gösteren düzenliliğin gelişmiş ülkelerin ortak bir özelliği olduğunu belirtmek istiyorum. Düzenlilik, tembel birçok bireyi üretken ve kurallara uyan-uymak zorunda bir yaşam tarzına büründürmektedir. Düzenliliğin olmadığı kötü bir sistemin ise, çalışkan ve başarılı birçok kişiyi pasif hale getirdiği bilinen bir gerçektir. Başka bir değişle kötü sistem hamuru iyi kişileri kötü bireylere dönüştürmektedir.  

Gelişmiş ülkelerin en azından bir kısmının zenginliklerinin kendi dışında dünyanın değişik kesimlerinde yer alan halklara ağır bedeller ödeterek elde ettiği söylenebilir. Fakat bu gelişmiş olmaları için kesinlikle tek başına yeterli değildir. Asıl güçlerinin ülke içinde düzenli bir sistemi kurgulamalarından geldiği bilinmelidir. Geçtiğimiz günlerde ABD de üç eyaleti kapsayan seyahatim esnasında bize göre çok da zeki bireylerden oluşmadığını düşündüğüm ABD toplumunun her kesiminde düzenliliğin bir toplum için ne kadar önemli olduğunu tecrübe etme fırsatım oldu.  Her üç eyalette de, trafiği tehlikeye sokan bir hareketle, yanlış park eden bir sürücüyle, çalışma sırasında gereksiz mola veren bir işçiyle, marketlerde kuyruğun düzenini bozan bir bireyle, evinin önünü düzensiz bırakan bir ev sahibi ile, kütüphanede sessizliği bozan bir öğrenci ile, felsefesi olmayan yeşilin ihmal edildiği, karma karış düzensiz bir şehirle, mesleğini ciddiye almayan bir akademisyenle, denkleştiğinizde göstermelik de olsa saygısını göstermeyen bir kişiyle karşılaşma durumum söz konusu olmadı.

Gelişmiş ülkelerdeki her tarafta göze çarpan düzenli bir sistemin kurulması elbette birden bire olmadı. Bu düzenliliği sağlayan çok sayıda etken bulunmaktadır. Bu etkenlerden üç tanesinin öne çıktığı düşüncesindeyim. Bunlar; etkili eğitim sisteminin sonucu olarak ortaya çıkan nesnel bilgiye dayalı bir işleyiş, toplumun bütün kesimlerince uyulan-uyulmak zorunda olan ve kişi ve kuruluşlara göre şekillenmeyen bir adalet sistemi ile vergisini ödeyen bireylerdir.

Nesnel bilgiye dayalı iş yaptığınızda sonuçları daha başarılı olur. Adalet sistemi “mahkemeye bir zayıf bir güçlü düşerse güçlü haklı olur, iki güçlü düşerse mahkeme arayı bulur, iki zayıf düşerse adalet olur” türünden olmadığı için, bireylerin sisteme inancı tamdır.

Bir ülkede kazancından vergisini vermeyen bireylerin isteklerinin ve taleplerinin bitmeyeceği bilinmelidir.  Bu kişileri memnun etmek mümkün değildir. Zira bu kişilerin sistemin işleyişine katkıları bulunmadığı için sistemi sorgulama ve uygun olmayan uygulamaları düzeltme yönünde talepleri de olamaz. Vergisini ödemeyen bireyler düzensiz sistemin devamı eğilimindedir. Çünkü tükettikleri kendilerine ait değildir. ABD de bir meslektaşımdan, eyaletlerinde öğretmenin ortalama aylık üç bin dolar aldığını ve bu öğretmenin her ay bin dolar vergi ödediğini duyduğumda dona kaldım. Kazancının üçte birini vergi olarak ödemek zorunda kalan bir bireyin bulunduğu bir toplumda, insanların düzensiz bir sistemde paralarının heba edilmesine, aldıkları hizmetin düşük kalitede olmasına, görevlendirmelerde liyakatin ihmal edilmesine izin vermeyeceği ortadadır.  

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg