Ekrem İmamoğlu, siyasi tercihler ve hemşehrilik faktörü
Advert

Ekrem İmamoğlu, siyasi tercihler ve hemşehrilik faktörü

CHP eğilimli Trabzonlular Ekrem İmamoğlu'nun aday olmasını büyük bir sevinçle karşılarken, başta AK Partililer olmak üzere farklı siyasi eğilimlere sahip Trabzonluların da kendileriyle aynı duygu ve düşünce dünyasını paylaşmalarını beklediler. Fakat durum pek de öyle değildi

SİYASET - 2019-01-01 17:17:46

Ekrem İmamoğlu’nun CHP’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı gösterilmesi sonrasında İstanbul’da yaşayan Trabzonlular üzerindeki gözlemlerime devam ettim. Devam ettim,  çünkü aday olacağı konuşulurken başlamıştım.

Doğal olarak CHP eğilimli Trabzonlular bu gelişmeyi büyük bir sevinçle karşılarken, başta AK Partililer olmak üzere farklı siyasi eğilimlere sahip Trabzonluların da kendileriyle aynı duygu ve düşünce dünyasını paylaşmalarını beklediler. Fakat durum pek de öyle değildi:

İmamoğlu’nun yanlışı

Birincisi, Ekrem İmamoğlu İstanbul’da yaşayan ortalama Trabzonlu tarafından pek tanınmıyordu. Geride kalan beş yılda bu konuda pek bir çaba gösterdiği de söylenemezdi. Üstelik geçen Mayıs ayında Maçka Dernekler Federasyonu’nun mekan açılışına katılmış, “Hemşehri dernekleri yöre kültürünü korumak ve yaşatmak gibi konuların dışına çıkmamalıdır. Lobi faaliyetlerinde bulunmaları doğru değildir, ayrımcılığa yol açar” mealinde sözler sarf etmişti. Bu çok yanlış bir düşünceydi ve işte Beylikdüzü’nden Büyükşehir’e niyetlendiği zaman da bu yanlış karşısına çıkmıştı. Hemşehri derneklerinin günümüz ihtiyaçlarına yönelik faaliyetler yapmaları gerekiyordu ve hemşehrilerini siyaset de dahil olmak üzere hayatın her alanında desteklemeliydiler.

İkincisi, hemşehrilik olgusunun siyasette çok önemli bir faktör olmasına rağmen tek faktör olmadığı gerçeğiydi. Evet, İmamoğlu Beylikdüzü’nde kendi siyasi çizgisini çok fazla ön plana çıkarmamış, herkese eşit mesafede yaklaşmaya çalışmıştı ama ilçe düzeyinde siyaset yapmakla Türkiye’nin fiilen 2. Makamına talip olmak farklı şeylerdi. Siyasette hemşehrilik faktörü alt kademelerde ön plana çıkarken ve siyasi çizgiler daha az görünür olurken, makam yükseldikçe sokaktaki vatandaştan uzaklaşıyor, bu kez tam tersi hemşehrilik faktörü gücünü kaybederken siyasi tercihler ön plana çıkıyordu.

Babamın oğlu olsa vermem, ancak...

Örnekleyelim: Üsküdar’da küçük esnaf olan Maçkalı bir hemşehrimiz var. Tipik bir AK Parti seçmeni ama Meydan projesi geciktiğinden dolayı mağdur olduğu gerekçesiyle yeniden aday gösterilen mevcut belediye başkanı Hilmi Türkmen’e de hayli kırgın.  “Ekrem İmamoğlu’na oy verir misin?” diye soruyorum. Yüzünü ekşitiyor ve “CHP’den babamın oğlu olsa...” diye başlıyor. “En kötü ihtimalle oy kullanmam” diye bitiriyor. “Peki, Üsküdar’da CHP Maçkalı Ahmet Kılıç’ı aday gösterirse ne yaparsın?” diye ikinci bir soru soruyorum. Bu sefer işler değişiyor, çünkü Ahmet Kılıç hemşehrisi olmasının yanında tanıyıp bildiği bir insan. “Bak o olabilir. Çok zorda kalırsak kapısını vurup içeri girebileceğimiz birisi” diyor.

Yani siyasette hemşehrilik faktörünün etkisi yukarılara çıktıkça azalıyor, alt kademelere indikçe artıyor. Bu da çok normal, çünkü örneğimizde olduğu gibi insanların hemşehrilikten doğan talep ve beklentilerini ulaşabilecekleri –gerekirse vurup girebilecekleri- kapılardan karşılayabilecekleri düşüncesi gerçekçidir. Fakat İBB başkanlığı çok yukarılarda bir yerlerde. Oradaki insan hemşehrisi olsa ne olacak, bir başkası olsa ne olacak...

Sayın İmamoğlu enerjisinin önemli bölümünü Beylikdüzü’ne hizmet etmeye sarf etmiş olabilir ama hemşehri dernekleri hakkında farklı düşünüp de İstanbul’daki Trabzon camiasında biraz daha görünür olsaydı, hemşehrilerinden daha fazla teveccüh görebilirdi. Eğer böyle bir kaygısı varsa seçim çalışmalarında hemşehrilerine zaman ayırması ve kendilerine ulaşmalarının o kadar da zor olmayacağına ikna etmesi gerekecektir.

Asıl görev CHP’li seçmene düşüyor

Ancak her şeye rağmen asıl görev CHP’li hemşehrilerimize düşüyor. Önce “Acaba AK Partili bir Trabzonlu aday olsaydı sırf hemşehrim diye oy verir miydim?” diye kendi kendilerine sormaları, ardından da klasik CHP oylarının kazanmak için yetmediğini asla unutmadan CHP’ye soğuk bakan hemşehrilerini ikna etmeleri gerekiyor. “Sizin hemşehriliğiniz işte bu kadar. Zaten siz kim, demokrasi ve çağdaşlık kim” diye itin kulağına sokmaları değil. Aksi takdirde sonucun hüsran olacağını görmek için müneccim olmaya gerek yok.

DİĞER HABERLER