Teknik direktör seçerken nelere dikkat edilmeli?

Teknik direktör seçimi, futbol kulüplerinin en ciddi problemlerinin başında geliyor ama nedense futbolcu transferlerindeki kadar incelenmez, araştırılmaz.

Teknik direktör seçerken nelere dikkat edilmeli?
Teknik direktör seçerken nelere dikkat edilmeli? Admin
Advert

Eğer kariyerinde parlak başarıları varsa tercih edilir ve kulübe getirilmeye çalışılır, gelen hocanın kariyeri pek de göz kamaştırmıyorsa daha kapıdan girmeden homurdanmalar başlar. Hâlbuki teknik adamların başarısını etkileyen bazı faktörler vardır, bunların en başta geleni de kulübün karakter ve kültürüne uygun olmasıdır.

Aşağıda okuyacağınız yazı, mevzubahis.com sitesinde Cüneyt Kaşeler imzası ve "Teknik Direktör Seçmek" başlığıyla yayınlandı. Konu hakkında son derece açıklayıcı bilgi ve analizlere yer veriyor. Konu çerçevesinde Trabzonspor ve son Hami Mandıralı tercihine de yer veren yazının ilginizi çekeceğini umut ediyoruz.

(Not: Yazının imlâsına müdahale edilmemiştir)

Scouting denince akla hep futbolcu izlemek gelir bizim ülkede. Gerçi onu da layıkı ile yapan kulüp yok. Bugün konumuz bu değil, konumuz T.D seçerken nelere dikkat etmeli, medeni dünyada nasıl oluyor biz de örnekler ne söylüyor.

2013 yılında Southampton işler fena gitmiyorken kendilerini bir sene önce EPL’e çıkaran Nigel Adkins’i yollayıp adını çok fazla kişinin duymadığı Pochettino’yu takımın başına getirdi. O dönem Lig Radyo’da Gol Yollarında ben “ bu ne saçmalık” minvalinde konuştum. Sonradan ortaya çıktı ki saçmalayan benmişim. Çünkü Southampton yönetimi kulübün kurduğu alt yapı akademisi ve oradan gelecek oyunculara yönelik bir operasyon yapmıştı. Nigel Adkins takımı ligde tutacak oyunu oynatıyordu ancak yönetimin amacı sadece ligde kalmak değildi. Pochettino daha önce görev yaptığı Espanyol’da ilk 11 de 7,8 oyuncuyu altyapıdan oynatmasıyla ünlü bir hocaydı. Futbolculuğu döneminde hocalığını yapan Bielsa bir antremanda ona oynayacakları rakibi analiz etmesini ve takıma anlatmasını istemişti. Bunu başarı ile yapan Pochettino dünya futboluna hoca olarak Bielsa’nın keşfiydi ezcümle.

Southampton’un başına Pochettino geçtikten sonra The Saints akademiden oyuncuları ilk 11 de görmeye başladık ve takım hem müthiş performans vermeye başladı hem de ilgi odağı oldu. Ve o senenin sonunda Southampton Luke Shaw’u 27 m pound’a Manchester  Utd, Lallana’yı 25 m pound Lovren’i 20 m pound’a Liverpool’a ,Calum Chambers’i 16m pound’a Arsenal’e sattı ve transfer geliri rekoru kırdı. O sene sonunda takımın başına gelen Pochettino’da Tottenham’a transfer oldu. Takımdan gidenler ile birlikte antremana çıkacak hoca ve topçu kalmadı esprileri yapılırken Southampton yönetimi panik yapmadı ve Feyenoord’da alt yapıdan çıkardığı oyuncularla başarı yakalayan ve 2014 dünya kupasında oynayan Hollanda milli takımına oyuncular kazandıran Ronald Koeman’ı takımın başına getirdi. Koeman ile altyapıdan yeni oyuncular üst yapıya çıktı dış piyasadan potansiyelli oyuncular alındı. Bir parantez de futbolcu scouting bölümüne açalım. Sothampton’da hocalardan bağımsız sürekli oyuncu izleyen bir bölüm var ve bir hoca bir mevkiye oyuncu istediğinde önüne 6 seçenek konuyor. Bu seçeneklerde oyuncuların karakterleri, oyun sitilleri, maliyetleri, pasaportları gibi tüm özellikler hocanın önüne konuyor. Hocanın önüne konulmadan önce teklif yapılıyor ve kabul edenler hocaya öneriliyor. Hocanın seçtiği bitiriliyor.

Southampton 14-15 sezonunu EPL de 7. bitirip sezon sonunda Clyne’ı 12.5 m pound’a Liverpool’a , Schneiderlin’i 25m pound’a Man Utd.’a sattılar. Görüldüğü üzere bir plan var ve bu plan işliyor. Hoca seçerken hocalık stili, geçmişi, EPL’e intibak süresi ve kulübün kültürel genetiğine uygun hoca seçtikleri için sürdürebilir başarıyı rahatça yakalıyorlar.

Futbol kulüpleri için T.D “headhunter” lığı yapan bir firmanın yetkilisinin açıklamaları geliyor aklıma. “Hocaların özellikleri ve çalışacakların yapıları çok iyi incelenmeli, misal Guardiola sadece saha içi ile ilgilenen bir hocadır dolayısı ile saha dışı organizasyonun mükemmel olduğu Barcelona ya da Bayern Munich’de çok başarılı olur. Ama her işi kendi yapması gereken Chelsea gibi kulüpte başarılı olması zordur. Öte yandan her işi kendi yapmak isteyen Mourinho ise Chelsea’de başarılı olur ama Bayern ya da Barca’da çatışma yaşar”

Türkiye’ye geldiğimizde durum trajikomik bazen eğrisi doğrusuna geliyor o kadar. Misal GS Terim gibi kulübü yönetmek dahil her şeyi yapan bir hocayı yollayıp, yabancı sınırlaması varken Man City, İnter gibi geniş kadrolarla ve üst düzey profesyonellerle çalışmış Mancini’yi getiriyor sonra söz  verdiği transferleri yapamayacağını söylediğinde istifa eden Mancini yerine İtalya dışında tecrübesi olmayan Prandelli’yi getiriyor. Prandelli’nin video analiz ve taktik idmanlarını kavrayamayan oyuncuları yollamak daha zor olduğu için bu sefer Hamza Hamzaoğlu’nu takımın başına getiriyor. Bu sefer de Hamza hocayı çok oryantalist bulup yerine tüm motivasyonu saha içi başarısı olan Denizli’yi getiriyor. Bu saydığımız sirkülasyon boyunca son 4 seneni 3’ünde şampiyon oluyor GS hatta CL’ne 4 kez direk katılıyor ama dün başkanın açıklamasına göre zarar 160 küsur milyon avro ve avrupadan men söz konusu ligde liderin 11 puan gerisinde şampiyonluk imkansız değil ama çok zor.

Trabzonspor Güneş-Kafkas-Mandıralı-Halilhodziç-Yanal-Şota-Tekelioğlu zincirine 10 tane farklı hoca adı geçtikten sonra sene sonuna kadar tekrar Hami kararını veriyor.

Bu örnekler dışında olumlu diyebileceğimiz zincir Aybaba-Biliç ile kuruluşunu tamamladığı kadroyu, kurulu kadrodan en iyi verimi alan Güneş’e veren Beşiktaş var. Keza Hamzaoğlu sonrası aynı karakterde olan Mustafa Reşit Akçay ile yola devam edip olmayınca Carlos ve en sonunda Cihat Arslan ile yola devam edip belirli bir istikrar tutturan Akhisar var.

T.D seçimi deyip geçemezsiniz,genel kanı 18 oyuncu kovmak yerine 1 T.D’ü kovmak daha kolay ve az maliyetli. Ancak her gelen T.D yeni bir bütçe demek  ve transferler demek. Kartopu gibi büyüyen bu görev zararları gün gelir döndürülemez hale gelince o kulüpler yanlış T.D tercihi nedeni ile batar. Elbette T.D leri seçen yönetimler ve o yönetimleri seçip daha sonra denetlemeyen kulüp üyeleri de müteselsilen sorumludur.

T.D seçmek ciddi iştir daha önce 10 takımı düşürmüş, yaptırdığı yanlış transferlerle çalıştığı kulüpleri batma noktasına getirmiş T.D seçen yönetim ya iş bilmiyordur ya da kötü niyetlidir. Tıpkı holdinglere CEO arar gibi T.D’ün  tüm geçmişi, çalışma stili, misyonu ve vizyonunu, kulübünüzün kültürüne uygunluğunu araştırmalı çok titiz olmalısınız. Ha “Türkiye’de bu anlattıkların traş kardeşim” diyorsanız. Size hayırlı traşlar.

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg