Biz gardaş dediysek, bakma geriye;
Yer sofralarında doyduk gardaşım .
Kalb-i muhabbet kur, yaklaş beriye;
Yeminli söz gibi küsme gardaşım.
Bugün ölmüşüm ben, dünde yaşarım;
Memleket aşkı bu, özde ağlarım.
Çoktan geçti yıllar, menzil ararım;
Silkelen, kendini kasma gardaşım.
Her şey bozuk, insan sağlam öyle mi?
Ben sandılar, ay vurunca gölgemi.
Sadık kaldım, vazgeçemem tevbemi.
Hissetmeden surat asma gardaşım.
Elleri cebinde, ufukta gözü;
Toprağı eşeler, tertemiz özü.
İnci gibi sıralanan her sözü;
Neşter vurur gibi, kesme gardaşım.
“Yurttan sesler”i aç, kırık radyodan;
Koz helvasını sar, sıcak lavaştan.
Kalaycı Ali’den, Bakkal Hasan’dan;
Konuşalım; beni yorma gardaşım.
Birer birer gider, dünden gelenler;
Hep iyiler, güzel ata binenler.
Yumak yumak, gönlümüzde bitenler;
İnsan deme cisme, mala gardaşım.