Sen hiç dinlenmeyen bir türküyü terennüm edeni gördün mü kardeş?
Yüreği titretmeyen bir nağmeyi;
Gözleri buğulandırmayan bir şiiri;
Seni başka diyarlara götürmeyen bir romanı okuyanı gördün mü?
Sen susuz kalan bir çiçeğin rengarenk açtığını gördün mü kardeş?
Sevilmeyen bir kedinin sırnaştığını;
Gülmediğin bir yüzün gülümsediğini;
Rüzgârsız bir yaprağın titrediğini gördün mü?
Sen dinlenmeyen bir hatibin konuştuğunu gördün mü kardeş?
Susarak konuşanı;
Gülerken ağlayanı;
Yanında bulunanın ne kadar uzak olduğunu;
Fersah fersah ötelerdekinin aslında yanında durduğunu gördün mü ?
Sen hiç gönülden düşenin bir daha ayağa kalktığını gördün mü kardeş?
Kırılan dalın yerine kaynadığını;
Çatlayan taşın yapıştığını;
Kuruyan yaprağın yeşerdiğini;
Meyvesiz ağacın taşlandığını gördün mü?
Sen hiç aranmadığında unutulmayanı gördün mü kardeş?
Gözü doyanı;
Açken obez olanı;
Yaşadığını inanan mevtaları;
Ağlanacak haline ağlayanı;
Sen hiç dumanı tutmayan ateşi gördün mü?
Giden geride kalana hasret kardeş…
Kalan uzaktaki ile vuslata.
İnsan vefaya hasret kardeş;
İnsan insana …
Sarılamadığın solar kardeş;
Gelemiyorsan yan yana.