Senaryo ne demektir: Hayali bir macerayı en gerçekçi şekilde sunabilme sanatıdır…
Burada da alan memnun satan memnundur…
Daha önce yazmıştık: Şu üç devlet: İsrail, İran, Suudi Arabistan ayakta durabilmeleri için birbirine muhtaçtır…
Üçü de İngilizler tarafından bu işlev üzerine kurulmuş devletlerdir…
Şunu bilin: İran öyle bir devlettir ki 300 yıl Arapların, bin yıl Türlerin emrinde yaşadıktan sonra tam 1300 yıl sonra (dünya sömürgecisi İngilizlerin emperyal oyunu ile) çok zorlama şekilde FARSLILARIN iktidara getirilmesidir.
1300 yıl “ben İran’ı yöneteceğim” diye hiç hayali olmasın sonra da (İngiliz zoruyla) ey Farslı al sana bir devlet…
Yönetebiliyor mu?.. Zinhar hayır…
Bugüne kadar ki yaptıklarına bakın; İslam’da nifaktan başka hiçbir şey yapmamış bir zihniyet…
Ama hocam:
Dini lider Hamaney Türk… Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan Türk… Hatta öldürülen genelkurmay başkanı dahi Türk…
Evet doğarken Türk de düşünce olarak, şahsiyet olarak Türk mü acaba?..
Fars kültürü içinde evrilmiş ne idüğü belirsiz bir varlık olmuşlar…
Asıl mesele de burada başlıyor…
Hani biz bir ara ne Batılı olabiliyorduk ne doğulu ne Türk olabiliyorduk ne Müslüman… Ne gerici ne çağdaş…
Olamamak çok kötü bir şeydir, çok kötü…
İşte bu gözden kaçıyor…
İran’ın problemi “olamamaktır.”
Hamaney mi ne Türk’tür ne Farslı… Ya Pezeşkiyan o da aynı…
Onlar da bunları iyi biliyor…
O yüzden çıkış arayıp Rusya ve Çin’e yaklaşıyorlar…
Dikkat edin Türkiye’ye değil, Türk devletleri Teşkilatına değil, can ve kan kardeşleri Azerbaycan’a değil de Rusya ve Çin’e yaklaşıyorlar…
Şimdi asıl meseleyi anladınız mı?.. Halâ şahsiyet kaybı…
Sen güya Türk’sün… Türk’sün ya… Ama Karabağ meselesinde Ermenistan’ı destekleyebiliyorsun… Azerbaycan’a düşmanlık yapabiliyorsun…
İşte kırılmalar da buradan yoğunlaşıyor…
80 milyonluk ülkenin 40 milyonu Türk, 30 milyonu Farslı, diğerleri Arap ve Kürt…
Ancak resmi dil Farsça ve Türkçe konuşmak yasak.
Türk Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan iki cümle Türkçe konuştu diye televizyonlar karşısında uyarıldı…
Şimdi soruyorum size bu devlet yüz yıl daha geçse bu haliyle ŞAHSİYETİNİ bulabilir mi?..
İşte İran’ın meselesi şahsiyet meselesidir…
Bu yıl şampiyon olan Tebriz Türklerinin Traktör takımı taraftarları tribünlerde 90 bin kişi bozkurt işareti yapıp “biz Türk’üz diye haykırırken Türk yöneticiler dahi buna kulak tıkarsa sonunda ucube bir devlet doğar…
O devlette ya Batı’nın kuklası olur ve hep oyununa gelir şimdiki gibi…
Veya çare arar gider bu kez Çin’in kölesi durumuna düşer…
Çin ki: Doğu Türkistan Uygur Türklerine her türlü zulmü yapıyor o İranlı Türk yöneticiler de o sırada Çin’e yaklaşarak kurtulmanın çaresini arıyor… Vav!..
Ne yaman çelişki: Aman Allah’ım…
İsrail mi, o da kabadayı geçiniyor ama Batı’nın kölesi olmaktan başka hiçbir işe yaramıyor…
Görünüşte Batı’yı kullanıyor… Aksine…
İngiltere 405 milyon Arap dünyasının ortasına bir ateş topu gibi İsrail’i koyuyor ve böylece bu kadim milleti kendinin kölesi yapıyor…
İngiliz onu kullanarak bölgeyi sömürüyor ve dizayn ediyor.
Tamam şimdi onu Amerika kullanıyor, eyvallah… Çok mu fark eder?..
Arabistan konusu da bunlardan farklı değil… Onu başka zaman anlatırız…
İran- Irak savaşı yaşandı… Tam 8 yıl… “Al düşman sana iki bomba… Al sana da ikibuçuk bomba…” Tam sekiz yıl… Sonra maç berabere bitti… Sonra da Saddam lağım suyunun kenarından toplandı…
İran’ın başına da Fransa’da özel hazırlanmış Humeyni getirildi…
1979’dan beri İran aynı zamanda güya Şia’nın mezhebinin lideri ve bunu da dünyaya ihraç etmeye çalışıyor…
Bu da batının İslam dünyasını parçalamak için (çocuksu) oyunları… Tabii ki kananlar var…
Şimdi, güya Arabistan Sünnilerin lideri, (Adam züppesinden Vahabi) İran Şiilerin lideri (kendince nifakçı) al sana bir çocuk oyunu daha…
Batı bunu becerip yakalamış bu oyunu daha hiç bozar mı?..
Velhasıl bu İsrail’in İran’a saldırısı ancak: “Rambo Vietnam’da sinemalarda” kadar gerçekçi bir şey…
Sahi kabul edenler seyretmeye devam etsin…